BAŞARISIZLIKLAR MÜZESİ BİR BAŞARIDIR
Bu müze, tarihteki en kötü fikirlere bir saygı duruşu niteliğinde.
“Pırıl pırıl mutlu, zengin ve başarılar kazanmış insanların başarı hikayeleri dinlemekten bıktım.” Klinik psikolog Samuel West’i yola çıkaran düşünce, bu cümleyle doğuyor. Gezgin bir müze olarak başladığı yolculuğu boyunca ABD, Kanada, İsveç’e uğrayan ve şu sıralar da Çin’de bulunan Başarısızlıklar Müzesi’nin bir ürünü kabul etme şartı kısa ve öz: Ürün, bir yenilik vadetmeli ve başarısız olmalı.
Her anlamda işleri batırmış 80 farklı ürünün ya da servisin yer aldığı müzenin kurucusu Samuel West, iş dünyasının yazılı olmayan bir kuralını hatırlatıyor:
“Yenilik fikirlerinin %80-90’i başarısızlıkla sonuçlanır, iş dünyasındaki herkes bunu bilir. Peki bu başarısızlıklar nerede? Çoğu marka onları halının altına süpürüp hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar. Başarısızlıklar Müzesi ise o başarısız ürünleri alıp sergileyerek herkesin bir şeyler öğrenmesini hedefliyor.”
Tolstoy’un meşhur sözü “Mutlu aileler birbirlerine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır” sözünü projesine yol gösterici bir kılavuz gibi kabul eden West, daha sonra bu sözü şöyle uyarlayıp günümüz iş dünyasına bir özdeyiş hediye ediyor: “Başarılı girişimler birbirlerine benzer, her başarısız girişimse kendine özgü bir şekilde batar.” Hayat mottosu olacak bir söz.
Sofie Lindberg, Sandra H. Gao & Jake Ahles
West’in ürünleri bir araya getirme hikayesi de ilginç. Sergilenenlerin üçte birini eBay’den satın aldığını, üçte birini internet üzerindeki forumlardan bulduğunu ve kalan kısmında fikirden haberdar olan insanlar tarafından bağışlandığını belirtiyor. Başarısızlıkları sergilediği müzesinin bir gün başarısız olabileceğini hiç düşünüp düşünmediği sorulduğunda ise son derece rahat bir şekilde “Eğer başarısız olursa, müzede artık kendisi de sergilenebilir, yani asla başarısız olamaz” diye açıklıyor ve bir paradoksun kapılarını aralıyor.
Sofie Lindberg, Sandra H. Gao & Jake Ahles
Samuel West, tüm bu örnekleri ve diğer başarısız ürünlerin hikayelerini bir müzeye toplayıp dünyayı gezerken, başarısızlığın sonuçlarından hareketle neler öğrenilebileceğini anlatma niyetinde olduğunu söylüyor. Her biri kendi sektörlerinde dünyanın en iyi ürünlerini üretebilen markaların, bazen fazla karmaşık bazen de fazla basit düşünerek ürettikleri fikirler ve sonuçların gittiği başarısızlık noktaları o kadar akılda kalıcı ki, müzenin bir özelliği de insanı, bu hataların bir daha yapılmayacağına ikna etmesi.
Sofie Lindberg, Sandra H. Gao & Jake Ahles
Oreo’nun çoğumuzun hayatımıza bile giremeyen naneli veya tarçınlı çeşitleri, Nike’ın sapları olmayan ve takıldığında insanı Cyclops’a dönüştüren Magneto güneş gözlüğü, köpeklerin beyin dalgalarını tarayıp onlara insan sesiyle komutlar vererek havlamamalarını amaçlayan ama prototipi bile tutmayan No More Woof gibi örnekler, serginin vazgeçilmezleri. Kimi ürünler sadece yeterince iyi fikirler olmadıkları için tutmazken (belki bundan birkaç yıl sonra hepimizin sahip olacağı) Google Glass gibi bazıları ise çağın ötesinde oldukları için kalıcı olamadı.
Sofie Lindberg, Sandra H. Gao & Jake Ahles
Başarısızlıklar Müzesi’nin bir diğer ilginç yanı ise, her zaman başarılı olduğu izlenimini veren markaların da aslında bugünlere ne yollardan geçip geldiklerine dair kanıtlar sunması. Yaptığı işi en iyi yapan markalar arasında hemfikir olarak sayacağımız Apple, bunun örneği. Apple Newton adlı 1993-1998 yılları arasında, henüz dokunmatik ekran teknolojisinin hayatımızın normallerinden biri olmadığı dönemlerde üretilen cep bilgisayarı, ne yazık ki uzun ömürlü olamadı ama iPhone’un atası olarak tasarımcılara birçok yönden dersler bıraktığı kesin. Apple’ın bir diğer ürünü Pippin, özetle günümüz PlayStation’ının yalnızca online oyunlar oynatmayı hedefleyen bir versiyonu. Onunla 1995 yılında tanışıp 1997 yılında vedalaşmamızda en büyük faktör, o zamanlarda internetin bugünkü gibi yaygın olmaması, dolayısıyla Pippin’in de tıpkı Google Glass gibi zamanının ötesinde bir üründü ve bu yüzden başarısız oldu.
Sofie Lindberg, Sandra H. Gao & Jake Ahles
Başarısızlığın elbette birçok sebebi var. Bu müze dünyanın her yerinden ve hemen her sektörden örnekleri tarayarak “rafine başarısızlık yollarını” sunuyor. O yollardan biri, Harley Davidson parfüm üretirken seçtiği yol. Evet, motosiklet devi ve o alanda kendi ekolünü oluşturmuş Harley Davidson. Başarılı bir markanın sırf adını kullanarak hiçbir tecrübesi olmayan bir alanda büyüme çabası, aslında %50 oranında başarıyla sonuçlanıyor. Harley Davidson’ın erkekler için ürettiği parfüm hala kullanılırken kadın parfümü, marka kimliğiyle hiç bağdaştırılamadığı için piyasada fazla tutunamıyor.
Müzede bir tur bittiğinde, karşılaştığınız ürünleri ve arkalarındaki markaları hatırlayın. Ardından o markaların neredeyse tümü bugün neler yapıyor, nasıl başarılara imza atıyor onları düşünün. Başarısızlıklar Müzesi, hayatın hangi alanında aktif olursanız olun her düşüşe rağmen ayağa kalkılabileceğinin capcanlı, rengarenk kanıtlarını sunuyor. Başarıya giden yolda, başarısızlıkların sayısının daha baskın olduğu ve aslında keyfinin çıkarılması gerekenin denemeler ile yanılmalar olduğunu anlatıyor.