ÇAĞIMIZIN EN SIRA DIŞI TASARIMCISINDAN HEYKELLER
Onları belki bundan yıllar sonra “heykeli dikilecek adam” diye anacağız ama geleceği önizlemesini şimdiden yapmaktan zarar gelmez.
Sebastian ErraZuriz, çağımızın en sıra dışı tasarımcı ve sanatçılarından biri. New York doğumlu Şilili sanatçının ABD’deki oldukça iddialı ilk sergisine geçmeden önce onu (ve düşünce biçimlerini) bazı çalışmalarıyla biraz yakından tanımamızda fayda var.
INSIDER: New York Designer Creates Shape-Shifting Cabinets
Kutu deyip geçmemek gerek çünkü alıştığımız kutular Sebastian ErraZuriz’in eline geçtiğinde bambaşka formlara bürünüyor. “Breaking the Box” adını taşıyan serisi de mesajını oldukça açık veriyor zaten. Dönebilen, dönüşebilen, katlanabilen birçok tasarım, çekmece veya dolap şekillerinde karşımıza çıkıyor ve bir sihir gösterisi izliyormuşuz izlenimi veriyor. “Kutu” kavramını hepimizden daha fazla önemseyip ciddiye alan, hemen her türünü modern ve çok amaçlı bir şekilde yeniden tasarlayan ErraZuriz, kendi tabiriyle “mantıklı bir estetik” elde etmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz Mart ayında NASA ile yaptığı projesi, deneysel yaklaşımın sınırlarını sonuna dek zorluyordu. “blu Marble” adını taşıyan proje, gezegenimizin NASA’nın bir uydusundan alınan görüntüsünü devasa bir ekrana, sanatçının ekibiyle geliştirdiği özel bir yazılım aracılığıyla taşıyor ve ortaya canlı bir dünya videosu çıkarıyordu. New York’un birçok noktasından gece ve gündüz görülebilecek blu Marble için ErraZuriz, “blu Marble, bizim mucizevi ve geçici varoluşumuzun bir hatırlatıcısı. Uzayda ufacık bir noktadan ibaret olan bu güzel ve kıymetli gezegende, kısıtlı bir zamanımız olduğunun farkında olmalı ve bu bilinçle yaşamalıyız.” diyerek çalışmasının özünü ortaya koyuyor.
Mobilyalara olan deneysel yaklaşımının Sebastian ErraZuriz’in özel ilgi alanı olduğunu anlamışsınızdır, söz konusu sanat eserleri olunca da durum farklı değil. Temmuz ayına kadar Londra’da ziyaret edilebilecek sergisi “Anything You Destroy, We Will Rebuild.”, ismiyle müsemma ve üç boyutlu yazıcılar sayesinde üretilen antik Roma ve Yunan heykellerinin bazı parçalarını sandalye ya da şamdan olarak sunuyor.
Gelelim ErraZuriz’in son çalışmasına: “The Beginning of the End”, yani “Sonun Başlangıcı” sergisi, Silikon Vadisi’nin en parlak zihinlerini birer Roma imparatoru edasıyla karşımıza çıkarıyor. Bu kez sanat eserlerine olan ilgisi, kayıtsız kalamadığı teknoloji devleriyle harmanlanıyor ve ortaya şahlanan atının üzerinde Jeff Bezos, melek kanatlarıyla Elon Musk, Google Glass’ını takmış Sergey Brin, kendini iPhone’una kaptırmış Steve Jobs çıkıyor.
New York’taki Elizabeth Collective’de 1-24 Mayıs tarihlerinde boy gösterecek bu modern antik çalışmalarla ErraZuriz, ironiyi sağlamak için teknolojiyi teknolojiyi yöneten isimlere yöneltiyor ve bu heykeller de üç boyutlu yazıcılarla doğuyor. James Salomon’un küratörlüğünde gerçekleşen The Beginning of the End, bir yönüyle de sanat ile teknolojinin bağını araştırıyor, insanlığın geleceğinde teknolojinin nasıl konumlanacağını sorguluyor. ErraZuriz, beş yılını alan bu çalışma boyunca teknolojinin her alt kırılımını yakından incelediğini belirtiyor ve teknoloji alanındaki yıkıcı gelişmelerin kaçınılmaz bir dönüşüm yaratıp alıştığımız paradigmaları değiştireceğine inanıyor.
Sanatçının diğer çalışmalarını incelemek isterseniz
http://www.meetsebastian.com/ doğru adres.