EL CAMINO NEDİR NE DEĞİLDİR?
Netflix bize açık açık şöyle diyor: “Braking Bad’in tüm bölümlerini bitirin, sonra da El Camino’yu izleyin.” Burdan bir mesaj almalı mıyız? En azından Aaron Paul’ün son Instagram paylaşımlarını da gördükten sonra, parçalar birleşiyor.
“Hello old friend.” Gus Fring’in laboratuarından kameraya bakan bir Jesse Pinkman, Netflix, bir dolu emoji. Gizli anlamlar aramaktan başka çaremiz yok.
https://www.instagram.com/p/B2LA4w2H0Sp/
Aaron Paul böyle şeyler paylaşınca, zaten 2013’teki finalden beri bir gün geleceğini umduğumuz El Camino için daha da telaşlanıyoruz. Buradaki telaş, olumlu anlamda. Aaron da rahat durmuyor.
https://www.instagram.com/p/B2SiEndHaD8/
Diziyi birkaç haftada bitirmiş deliler hatırlar, Jesse’nin finalde kapıp da kaçtığı arabanın modeli Chevrolet El Camino'ydu, film de adını muhtemelen oradan alıyor ama isim ayrıca “yol, yolda olma” anlamlarına geliyormuş. Biz aklımca sinsilik yapıp “Acaba filmin adında gizli bir anlam bulur muyuz hmmm” diye sözlüğe bakmıştık ama olmadı. Lost’un final bölümüne “The End” adını koymak gibi bir şey yani bu.
(Ama biz de bakmakta haklıyız çünkü Breaking Bad’in final bölümünün adında böyle mistik oyunlar vardı. Bölümün adı “Felina”, Fe+Li+Na formülüyle üç elementin sembollerinden oluşuyordu ve Fe, yani demir kandaki baskın element; Li, yani lityum dizinin üstüne yazıldığı meth’teki baskın element ve Na, yani sodyum da tuz = gözyaşındaki baskın element olarak bölümün adını “kan, meth ve gözyaşı” olarak dilimize adeta bir Türk dizisi sloganı kazandırıyordu. Arkadaşlar hayır, daha delirmediz.)
Jesse Pinkman’ın bugün geldiği yer, dizi başlarken ilk sezonda ölmesi planlanan bir karakter için hiç de fena değil. Sonuçta söz konusu dizi tarihinin en iyilerinden biri olunca ve şimdi de ufukta sinema filmi (ya Netflix’te yayınlanacağı için Netflix filmi demek sanki daha doğru) belirince, insan gizli anlamların, teorilerin peşine düşüyor. Ve Aaron Paul’u eğer Twitter’da takip ediyorsanız, aşağıdaki paylaşımını kaçırmamışsınızdır.
https://twitter.com/aaronpaul_8/status/1165686413918167040
Aaron Paul’ün ortaya attığı bu yemden sonra biz de YouTube’un derinliklerine daldık, Breaking Bad’in YouTube hesabının sessiz sedasız tam 11 ay önce (hatta yayın tarihine bakınca neredeyse filmin yayın tarihinden bir sene önce) Aaron Paul’ün işaret ettiğiyle aynı klibi, yani 3. sezonun 7. bölümü, One Minute bölümünün hastane sahnesini paylaştığını fark ettik. Kriptolog kimliğimizle videonun açıklama kısmıyla yorumlarına da baktık ama o kadar değilmiş. Adamlar sadece throwback yapmışlar işte.
https://www.youtube.com/watch?v=yp2G586zOEE
E ama iş bununla da bitmiyor, gündem durulmuyor. Aaron Paul’ün sessiz kaldığı bir gün Netflix aşağıdaki videoyu paylaşıyor ve biz yine mazide taklalar atıyoruz…
https://www.youtube.com/watch?v=ozYbqDiXT3I
Netflix’in yayınladığı klipte kullanılan parça alelade bir seçim değil. Yine deliler hatırlayacaktır, bu kez adres 2. sezonun 11. bölümü. Sahne Jesse ile Jane’in sahnesi ve çalan şarkı The Platters’dan Enchanted. Ayrıca Netflix spotta geçen cümleyi bu klibin sonunda kuruyor: “Siz hele önce bir Breaking Bad’i izleyin…”
Şimdi dönüp baktığımızda, bu paylaşımların kaçının planlı kaçının fazla derin düşünülmeden gerçekleştiğini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Jane ne derece belirleyici, El Camino’nun yolu yol mu değil mi, Walter White öldü mü, ıssız acun kaldı mı… Bu soruların cevaplarını şu an arayamıyoruz. Olsun, film gelene kadar istediğimize inanabiliriz. Biz sende bu inanma ihtimallerimizi sevdik Breaking Bad.
11 Ekim yaklaştıkça içimizdeki Jesse duyguları kabarıyor, kimseler film hakkında konuşmazken Aaron Paul’ün tek başına bir lansman kampanyası yürütmesine hayran kalıyoruz. Neticede son haftalarda yayınlanan videolar, yapılan paylaşımlarda gizli anlamlar bulamayınca Jesse’yi anmak, “Ne çektin be Jesse” diye efkarlanıp filme geri saymaya devam etmek istiyoruz.