Kahve Kültürü, Sosyal Medya ve Türkiye
Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye, küresel markaların etkisine daha açık. Bununla beraber -markaların da dışında- küresel trendler, birçok gelişmekte olan ülke toplumunun kaderinde daha büyük rol oynuyor. Örneğin üçüncü dalga café kültürünün bugün İstanbul'da geldiği noktayı ele alabiliriz bu bağlamda. Türkiye'de bu global trendlerin neden ve nasıl güçlendiğini, yayıldığını düşünecek olursak ilk etapta sanırım sosyal medya meselesini değerlendirmek daha doğru olur. Bu kapsamda daha önce yaptığım çalışmalar kapsamında ulaştığım bazı verileri sizle paylaşmak isterim.
Ocak 2019 itibariyle “We Are Social 2019” istatistiklerinin Türkiye'de 59,36 milyon (nüfusun% 72'si) internet kullanıcısı ve 52 milyon (nüfusun% 63'ü) aktif sosyal medya kullanıcısı olduğunu göstermektedir. Kayıtlarına göre, aktif sosyal medya kullanıcılarının sayısı 2018 verilerine göre %2 artmış. Herhangi bir cihaz aracılığıyla sosyal medyayı kullanmak için harcanan süre ortalama 2 saat 46 dakikayken, raporda yer alan en aktif sosyal medya platformunun firmanın yaptığı ankete göre %92 ile Youtube olduğu görülüyor. Instagram listede YouTube'un hemen arkasında. Çalışma, Türkiye'deki sosyal medya kullanıcılarının %84'ünün yani 38 milyon kullanıcının Instagram'da aktif olduğu anlamına geliyor. Türkiye'de sosyal medya kullanıcılarının yaklaşık %66'sı 40 yaşın altında. Bu yüzde, yalnızca Instagram odakta olduğunda daha da yüksek. 2018 yılı boyunca Türkiye için bir diğer genel veri, internet kullanıcılarının %26'sının sosyal medyayı iş amacıyla kullanıyor olması.
Peki bu bilgiler hangi sonuçlara ulaşmamıza yardımcı oluyor?
Veriler; ana kullanıcı profilinin Y kuşağından oluştuğunu ortaya koyuyor. Freelance çalışmayı ve ofis olarak kahve dükkanlarını kullanmayı tercih eden millennial'lar, önceki nesil X'lerinden daha çok mobil iletişim yöntemlerine güvenme eğiliminde. “GlobalWeblndex tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Y kuşağı mensupları, sosyal medyada her gün yaklaşık 2 saat 38 dakika geçiriyor. Ortalama 9'dan fazla sosyal medya hesabına sahip tipik Y kuşağı, bu süreyi tek bir platformda harcamıyor. ”
Dünya çapında Temmuz 2019'a kadar #coffee hashtag'leri ve #coffeetime, #coffeeart, # coffeeshop gibi varyasyonlarda 200 milyondan fazla gönderi var. Instagram uygulama arama çubuğunda Temmuz 2019 itibariyle yapılan bir araştırma, bu tarihe kadar #karaköy ve #karakoy hashtag'leriyle 670.000'den fazla gönderi olduğunu ortaya koyuyor. Karaköy'ün 2000 sonrası yakın tarihi incelendiğinde çok şaşırtıcı istatistiklere ulaşılıyor. Bu konuda kendim geçtiğimiz yıl detaylı bir analiz yürütmüştüm. Hatta bir tık daha geriye gidip İTÜ'de 1978 doktora tezi olarak sunduğu çalışmayla bizi aydınlatan Baransü'nün verilerine bakarsak son 40 yılda Karaköy'ün ticarî kimliği haritadan neredeyse tamamen silinip, baştan yaratılmış diyebiliyoruz.
Sosyal medya kullanımı ile ilgili sadece otuz günlük bir süre olan 9 Haziran ve 9 Temmuz 2019 tarihleri arasında sosyal medya istatistik inceleme platformu “Brand24” üzerinden yapılan bir analiz şunları söylüyor: Instagram'da #karaköy etiketi ile 3751 gönderi paylaşıldı. Bu gönderiler bu dönemde toplam 5,1 Milyon izleyiciye ulaştı ve bu yayınlarda beğeni, paylaşım ve yorumların toplamı anlamına gelen 569.000 etkileşim gerçekleşti. Az önce bahsedilen verilerle bunları bir araya getirdiğimizde Türkiye'de son yıllarda #coffee etiketiyle paylaşım yapma oranının globalle gösterdiği paralelliğe, sadece Karaköy'ün ticarî değişimini inceleyip bu bölgede #Karaköy etiketiyle yapılan paylaşımların çapraz eşleşmesiyse, bir kahve kültürü gösterisini ortaya koyuyor.
Önceki onyılın endüstriyel ekipman satış mağazaları, Karaköy'de dünyaca artık aşina olunan kafe tiplemeleri haline geldi. Yaklaşık 600 yıllık tarihine baktığımızda hep ticarî özellik gösterdiğini gördüğümüz ve 19.yüzyıl Osmanlısı'nda Avrupalı sigorta ve banka firmalarının şubeler açmasıyla kapitalizmin de Türkiye'de giriş yaptığı yer sayılabilecek Karaköy, artık kahve ve tasarım endüstrileri için bir merkez.