KENDİMİZCE BİR MR. ROBOT VEDASI
27 Aralık 2019

KENDİMİZCE BİR MR. ROBOT VEDASI

Elliot’la vedalaşmanın karmaşık hisleri içerisindeyiz...

 

Yazı boyunca birtakım spoiler’lar var, şimdiden haber vermek boynumuzun borcu.

 

Şimdi, konuyu dağıtır gibi olacağız ama toparladığımızda her parça yerine oturacak, bekleyin. Biraz geriye dönelim ve hatırlayalım: Scorsese geçenlerde ne demişti? Evet, o malum Marvel açıklaması. Kendi ifadesiyle, özetle Marvel filmlerinin “hayatı boyunca bildiği ve sevdiği haliyle sinemadan çok eğlence parklarına yakın göründüklerini” söylemişti. Ama konumuz asla Marvel filmleri değil. Sadece Scorsese’den hareketle Mr. Robot’a varmaya çalışıyoruz. Birazdan. Bu sözlerin ardından Marty’ye öyle yüklenildi ki, o da -belki de hiç istememesine rağmen- manifesto gibi bir açıklama yayınladı ve bizler sadece susup okuduk, hatta ara ara açıp kitap niyetine okumak için arşivledik. Bu yazıda da kaçınılmaz olarak ondan bolca alıntı yapacağız.

 

Ona göre kastettiği yapımlarda, yani gişeyi ve sinema salonlarını domine eden filmlerin çoğunda olmayan şey keşif, gizem ve bence en can alıcı tabir olan hakiki duygusal tehlike. Bu ne güzel bir sıfat tamlamasıdır, bu ne güzel bir çeviridir… (Merak edenlere, orijinali genuine emotional danger) Aslında Scorsese bu sözleri, kendi jenerasyonunun ve tabii sinemanın efsanelerinin ürettiklerini düşünerek söylüyor; Ron Howard’ın, Steven Spielberg’in, Robert Zemeckis’in başı çektiği tüm Scorsese neslinin en dikkat çekici yanı sınırları zorlamak, fikirler keşfetmek ve sonuç olarak her yeni filmde, kendi yeni oyun alanlarını yaratıp bir kıstas belirlemekti. Ve onların ortak özelliklerinden belki en önemlisi, aldıkları risklerdi.

 

Fotoğraf: Michael Parmelee / USA Network

 

Şimdi sadece sinemayı düşünmeyin, bugün üretilen ve tükettiğimiz tüm içerikleri (YouTuber videolarından televizyon reklamlarına; gerçekten bir şekilde etkileşim içinde olduğumuz tüm görsel dünyaları) gözünüzün önüne getirin. En fazla ve en hızla talep görenler, ne yazık ki risk faktörünü minimuma indirenler. Çünkü bu içerikleri üretenler şu gerçeğin farkındalar: Eğer insanlara sadece tek tipte bir şey verilirse, büyük ihtimalle o tek tip şeyin daha fazlasını isteyeceklerdir.

 

Ama bu genellemeye boyun eğecek değiliz. Çünkü biz, göbek adı hakiki duygusal tehlike olan birini tanıyoruz: Sam Esmail. Mr. Robot sahneden çekilirken, onu bize armağan eden, çağımızın en vizyoner delilerinden birini bizce bol bol alkışlayabiliriz. Son bir can alıcı Scorsese alıntısıyla dümeni tamamen Mr. Robot’a kırıyoruz. Marty, sinema için esas olanın bir sanatçının kendine özgü bakışının birleştiriciliği olduğunu söylemiş ve eklemişti, “Çünkü, elbette, özgün bir sanatçı, en riskli etmen.” İşte şu an konuştuğumuz hikayenin riskli etmeni de Sam Esmail.

 

Eğer robot izleyicisiyseniz muhtemelen onu tanıyorsunuz ama kısaca hatırlatmak gerekirse Sam Esmail dizinin yaratıcısı ve dizi dünyalarında pek ender görülen bir şekilde, 2. sezonun başından beri yayınlanan her bölümünün de yönetmeni. Şöyle diyelim, dizinin toplamda yayınlanan 45 bölümünden yönetmen koltuğunda oturmadığı sadece sekiz bölüm var. Buradan bakınca da Mr. Robot’a, Esmail’in vizyonun eseri olan uuupuzun bir sinema filmi denebilir. Tabii sadece Sam Esmail’i övecek değiliz, böcek gözlü Rami Malek’i es geçme niyetimiz hiç yok. Ama hepimiz biliyoruz ki bir oyuncunun (Levent Kırca makyajıyla da olsa) hem Freddie Mercury’yi hem de bir James Bond filminde esas kötüyü oynayabilmesi için sağlam bir referansa ihtiyacı vardır. Malek’e de o referansı sunan, dizi ve dizinin hakiki duygusal tehlikesi.

 

“It’s an exciting time in the world”

Şöyle yakın geçmişe bakalım: Esmail son iki sezonda bize öyle sürreal üç bölüm izletti ki, bir benzerlerine daha önce rastlamamıştık. Bir bölümde, 45 dakika boyunca gökdelenlere girdik çıktık, asansörlere bindik indik, patlamalar çatlamalar isyanlar yaşadık ve tüm bunları tek kamerayla yaptık -aslında o bölümde tek bir çekim yok, birkaç uzun sekansın birleşmesiyle oluşmuş ama cidden, fark eder mi?- Sonrasında sadece iki satır diyaloğun olduğu bir bölüm izledik ve o diyaloglar da rastgele seçilmiş değildi, bizi sonraki (ve belki dizinin en iyi, dizi tarihinin de en’lerinden olan) bölüme bağladı: Televizyon ekranında bir tiyatro oyunu sahneye kondu. Sonuç olarak diyoruz ki, aldığın her risk, buna değdi Sam Esmail.

 

Tabii tüm bunları yaşayınca, finale dair beklentiler de tavan yaptı çünkü son yıllarda, finale giderken kalitesini katlayan dizi sayısı bir elin parmağını geçmez. Ve o final... Bu kadar iyi yazılmış, oynanmış, çekilmiş, komple icra edilmiş pek az dizi finali vardır ve Mr. Robot’un finalini tek bir izleyişle tam olarak kavrayabileceğimizi düşünmüyoruz. İkinci kez izliyoruz ve neredeyse her repliği buraya yazmak istiyoruz. Son bölümün son yarım saati, yıllarca açılıp tekrar tekrar izlenesi ve sırf o kadarı bile çok şey anlatıyor. ‘Neye inanıyorsak, onu yaşıyoruz’u gösteren, “Kendi gerçekliğini bile çarpıtabilen insan, neleri çarpıtmaz?” sorusunu sordurup iyice geren, Rami Malek’in gözünü yaşarta kızarta onunla birlikte bizi de dermansız bırakan bir son. Krista’nın kameraya attığı bakışla başlayan coşku yağmuru son dakikaya kadar sürüyor ve sinema salonunda M83 çalmaya başlayana kadar sürüyor. Hadi açın arkada çalsın:

 

https://www.youtube.com/watch?v=1cEy4UyYHI0

 

Bir ben vardır bende benden içeri…

Dizi boyunca sorulan en büyük soruları (bknz. Paralel gerçekliğe nasıl gittiler? Burası sahiden neresi? İki Elliot nasıl bakışıyor? vb.) en son bölümünde sorduracak ve vakit kaybetmeden tokatlar gibi cevaplayacak kadar cesur bir diziydi Mr. Robot. İhtimalleri sevenler, bu finali de severler. Konuşmadıklarınız da gerçek değil mi? İhtimallerin heyecanına -kızma Büyük Ev Ablukada ama bu kez- seviniyoruz.

Elliot’ın tüm gerçeğini, hatta gerçekliklerini öğrendik. Christian Slater’ın suratından asla maske yapmamak gerektiğini fark ettik. Aynı dünyada hem Fight Club’ı hem Matrix’i izledik. Kontrolün kimde olduğunu, belki de ilk defa açıkça seyrettik çünkü bize en başında söyledikleri gibi: Kontrol, bir illüzyondur. Oysa kontrol, üst akıl Elliot için hiçbir zaman bir illüzyon olmadı. Onun tek istediği, gerçek Elliot’ı korumak için tüm kontrolü eline almaktı. Ama öfkesi, yarattığı ve sakladığı herkesten daha güçlü, daha gerçekti. Öyle gerçekti ki tek derdinin gerçek Elliot’ı korumak olduğunu unuttu, öfkesi sayesinde, kendine yarattığı hayatı elinde o kadar sıkı tuttu ki, hafifçe bırakamadı.

 

Yani bilmiyoruz size en çok neresi dokundu, nasıl çarpıldınız ama Darlene ve Elliot’ın kardeşlik ilişkisi kesinlikle bizi dağıttı. Darmadağıttı. Hayatındaki bir nevi her travmasını bir karaktere dönüştüren Elliot, Darlene için asla bir tane yaratmadı. Yani üst akıl Elliot, her şeye rağmen Darlene’i fanusa kapatmadı, gerçekliğinde yanına aldı çünkü aslında sadece bir tek ona ihtiyacı vardı. Ah Darlene, sen öyle içli içli “Yanında olduğum sürece, ellerimi tutabildiğin sürece bunun gerçek olduğunu anlayabilirsin” dedin, “Hep benden ötürü, benden ötürü” diye ağladın ya… Ciğerimizi oracıkta parçaladın.

 

Hangisi gerçek? Hiçbiri ya da tamamı. Westworld’ün ikinci bölümünde geçen bir replik, durumu özetliyor: “Are you real? Well, if you can’t tell, does it matter?” Elliot, yol boyunca inandığını yaşadı ve sonunda onu terk ederek, gerçekliğini özgür bıraktı. Dünya kahraman bir robotla vedalaştı. Şimdi karşısında, saygılarımızı sunduğumuz, “Come on, this only works if you let go, too.” diyerek alabildiğine fiyakalı şekilde kepenk indiren bir Sam Esmail, bir Rami Malek, bir Mr. Robot ve bir buruk veda…

 

Goodbye, friend. Hello, Elliot.

 


 

 


 


Benzer İçerikleri Okumaya Devam Et

Kültür&Sanat

Nişantaşı Mekanları: Mutlaka Gitmeniz Gereken 10 Mekan!

İstanbul’un en renkli semtlerinden Nişantaşı; iş, eğlence ve alışveriş dünyası için olduğu gibi yeme içme ve sosyalleşme için de en önemli adreslerden biri. Hem konum olarak hem de semtin kendine has dinamikler...

15 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Bomonti'de Gidebileceğiniz En Keyifli Restoranlar!

İstanbul’un büyük ve gelişmiş ilçelerinden Şişli’de yer alan Bomonti, son yılların yükselen değerlerinden biri. Bomonti restoranlar ve diğer yeme içme mekanları konusunda bulunduğu bölgenin en popüler yerlerind...

14 Şubat 2024
Keşfet
Tümünü Gör
Tümünü Gör
Kültür&Sanat

Nişantaşı Mekanları: Mutlaka Gitmeniz Gereken 10 Mekan!

İstanbul’un en renkli semtlerinden Nişantaşı; iş, eğlence ve alışveriş dünyası için olduğu gibi yeme içme ve sosyalleşme için de en önemli adreslerden biri. Hem konum olarak hem de semtin kendine has dinamikler...

15 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Bomonti'de Gidebileceğiniz En Keyifli Restoranlar!

İstanbul’un büyük ve gelişmiş ilçelerinden Şişli’de yer alan Bomonti, son yılların yükselen değerlerinden biri. Bomonti restoranlar ve diğer yeme içme mekanları konusunda bulunduğu bölgenin en popüler yerlerind...

14 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Kartal'da Mutlaka Uğramanız Gereken En iyi Mekanlar!

İstanbul’un, Anadolu yakasındaki en kalabalık ilçelerinden Kartal’ın tarihi MÖ 6. yüzyıla kadar dayanır. Tarih boyunca konumu nedeniyle önemli ticaret ve liman kenti olmuş olan Kartal, günümüzde de yerleşimin e...

13 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Hiç Bitirmek İstemeyeceğiniz 25+ Kitap Önerisi!

Bir kitapla başka dünyalara yolculuk yapmak, çoğu okuma tutkunu için eşsiz bir deneyimdir. Gizemli dünyalara adım atmak, karakterlerle özdeşleşmek ve sürükleyici hikayelerin içinde kaybolmak için yalnızca sayfa...

8 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Ankara Kahvaltı Mekanları: 15+ Mekan Önerisi!

Kahvaltı, Türk kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Kültürümüzde kahve içmek yaygın bir gelenek olduğundan “kahveden önce” anlamına gelen “kahve altı” sözcüklerinden türetilmiştir. Kahvaltıya ülke olarak ve...

7 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

İstanbul'da Yapabileceğiniz En Keyifli Sosyal Etkinlikler!

Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul, hiç kuşku yok ki dünyanın da en önemli metropollerinden biri. Hem tarihi ve kültürel zenginlikleri hem de gelişmiş şehir yapısı ve sosyal olanakları ile tam anlamıyla bi...

6 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Ankara'nın Neyi Meşhur? Ankara Denilince Akla Gelenler!

Türkiye’nin başkenti olan Ankara, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alır. Ankara, Türkiye’nin en kalabalık ikinci kenti konumunda olmasının yanı sıra siyasetin kalbinin attığı il olarak bilinir. 1923 yılında Türkiye’n...

1 Şubat 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

İstanbul'da Yapabileceğiniz En İyi Aktivite Önerileri

İstanbul, dünyanın en kozmopolit, en keyifli ve en eğlenceli şehirlerinden biri. Bu büyülü şehrin sokaklarında dolaşmak bile insana pek çok farklı duyguyu aynı anda hissettirir. Bir yanda tarih, bir yanda doğa...

19 Ocak 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

İstanbul'da Doğa ile İç İçe Kahvaltı Mekanları

İstanbul kahvaltı mekanları konusunda da en zengin şehirlerden biridir. Şehirde gezip görülecek ormanlar, mekanlar, tarihi yapılar gibi pek çok seçenek vardır. İstanbul’u gezmek için günler yetmez. Şehri gezmek...

17 Ocak 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Ankara'da Gidebileceğiniz En Güzel Kütüphane Önerileri!

Başkent Ankara, eğitim ve kültür açısından çok sayıda imkâna sahip. Bu imkânlardan belki de en önemlileri, birbirinden zengin arşivleriyle hayata ışık tutan Ankara kütüphaneleri. Cumhuriyetin ilk günlerinden bu...

11 Ocak 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Ankara'da Mutlaka Uğramanız Gereken En İyi Restoranlar!

Türkiye’nin başkenti, ülkenin diğer güzel tüm şehirleri gibi mutlaka gidilmesi görülmesi gereken yerlerden biridir. Ankara gezilecek yerleri, tarihi dokusu ve önemi kendisine hazine kalan kültürel zenginlikleri...

4 Ocak 2024
Keşfet
Kültür&Sanat

Moda'da Gidebileceğiniz En Keyifli Restoranlar!

Moda, İstanbul’da Anadolu Yakası’nın en keyifli ve sevilen semtlerinden biridir. Kadıköy ilçesi sınırları içerisinde bulunan, tarihi yarımada manzarası ile dikkat çeken semt, son yıllarda artan popülerliği ile...

2 Ocak 2024
Keşfet
Çözümlerimiz hakkında bilgi almak için bize ulaş!

Çözümlerimiz hakkında bilgi almak için bize ulaş!

Çözümlerimiz hakkında bilgi almak için bize ulaş!