Mart ayının kültür sanat gündemi
İnsanın el değmemiş hali
“Özgürlük nedir, kölelik nedir? Başkalarının şekillendirdiği bir hayatı itirazsız kabullenmek midir doğru olan yoksa tüm zorluklara rağmen nefes alabileceğin alanları teslim etmemek mi?” siye soruyor fotoğraf sanatçısı Hasan Cem Araptarlı. Yeni sergisi “Genetiğiyle Oynanmamış İnsan”da karşımıza çıkan fotoğraflarda gördüklerimiz, bize de ister istemez kendi yaşamlarımızı sorgulatıyor. Araptarlı’nın Kamboçya’dan Pasifik Okyanusu’na çıktığı yolculukta tanık olduğu insan manzaralarına kayıtsız kalınamıyor.
Fotoğraflarının her biri bir çeşit antropolojik çalışma olan sanatçının sorduğu sorulara aradığı cevapları, dünya üzerinde çok uzağımızda yaşam süren bazı topluluklar verebiliyor. Yaşadıkları hayatın sınırlarını bilen, bizlerin el değmemiş halleri olan insanlar, bu serginin odağı oluyor. Sergi, 12 Mart’tan itibaren Artgalerim Bebek’te ziyaretçilerini bekliyor.
Sónar Istanbul deneyimi geride kaldı
İyi müziği yaratıcı ve teknolojik performanla renklendiren festivaller arasında en sevdiklerimizden Sónar Istanbul, üç gün boyunca şehrin müzik sahnesini doldurdu. Bu yıl 4. kez Zorlu PSM’de gerçekleşen ve elektronik müzik dünyasının birbirinden değerli DJ ile prodüktörlerinin ağırlandığı Sónar’ın fazlasıyla hareketli kadrosunun yalnızca bir kısmı: Adam Beyer, Ben Klock, Bjarki, Christian Löffler, Denis Sulta, Erdem Tunalı, Gülnihal… Liste uzayıp devam ediyor.
5-7 Mart tarihleri arasındaki festivalin kesintisiz süren üç günlük programında, müziğin yanında yer alacak görsel-işitsel şovlar, yeni medya sanatçılarının çizginin dışındaki gösterileri ve kocaman bir mekanda aynı anda bambaşka deneyimler sunmasıyla rahatlıkla yılın en iyi olayları listemize girdi bile.
Biyografilerin an acıklılarından: Seberg
Eğer Jean Seberg ismine aşinaysanız, muhtemelen Jean-Luc Godard’ın À bout de souffle’sini de izlemişsindir. Ancak bu filme adını duyursa ve kısa sürede bir ikona dönüşmüş olsa da, Fransız Yeni Dalgası’nın yıldız aktrislerinden Seberg, bugün yalnızca filmografisi ve performanslarıyla anılmıyor; filmin ardından yaşamı, yerleştiği Los Angeles’ta Amerika’daki sivil haklar hareketine katılan oyuncunun aktivist Hakim Jamal ile ilişkisi ve ardından FBI tarafından hedef alınmasınıyla sürüyor ve onu depresyona, ardından da 1979’da intihara sürüklüyor.
Kristen Stewart’ın Jean Seberg’e hayat verdiği biyografik film Seberg, sanatçının çalkantılı hayatını anlatıyor. Yönetmen koltuğunda Benedict Andrews’un yer aldığı, senaryosunu Joe Shrapnel ile Anna Waterhouse’un yazdığı film, prömiyerini 76. Venedik Film Festivali’nde yaptı. ait. Stewart’a Jack O’Connell, Anthony Mackie, Colm Meaney, Margaret Qualley, Vince Vaughn, Zazie Beetz gibi isimlerin eşlik ettiği Seberg, 6 Mart’tan itibaren vizyonda.
Moritz Rinke batının sonunu getiriyor
Moda Sahnesi’nde perde açmaya devam eden Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz’un da yazarı Moritz Rinke, Westend oyunuyla bu kez yüzyılımızın ön yargılarını ve dertlerini, trajikomik bir dille anlatıyor. DasDas’ta sahnelenen oyun, Eduard ve Charlotte karakterlerinin hikayesiyle açılıyor, yıllardır görmedikleri eski arkadaşlarıyla buluşuyorlar ve aradaki yılların birikimi bir bir gün yüzüne çıkmaya başlıyor… Anlayacağınız, yüzleşmeler ve yıkımlar birbirini izliyor.
Oyunun konusu ve yazarı bile bizim için yeterince çekiciyken, bu lezzet kadroyla katmerleniyor: Hakan Saygun’un çevirdiği ve sahnede Mert Fırat, Naz Çağla Irmak, Tülin Özen, Gün Koper, Evren Bingöl ile Pervin Bağdat’ı izlediğimiz oyunun perde arkasında yönetmen olarak Tuğsal Moğul ve süpervizör olarak Hakan Savaş Mican yer alıyor. Westend, 22 ve 23 Mart tarihlerinde DasDas’ta.