"Masal anlatıcısı" Judith Liberman: Masallara kanın ve kendinizi keşfedin!
İnsanlık kadar eski ve hepimizin gizli ortak paydası, bir bileni, yol göstereni. Masal deyip geçme, oku, sor, yeniden anlamlandır.
Her akşam masal anlatılan bir ailede büyüdüm. Ailem bir masal anlatıcı derneği kurmuş, çeşitli masal festivalleri düzenliyorlardı. Çocukluğumda çok masal dinledim. Duyduğum, sonradan okuduğum tüm o masallar benim için inanılmaz metinlerdi. Masal anlatıcılığına ilk başlama sebebim bunca yıldır var olan bu metinlere olan ilgim, hayranlığım.
Liseyi Amerika’da okudum. O dönem, kendimi sanata adamıştım. Fotoğrafçı olacaktım güya. Her şeyimi danıştığım bir sanat hocam vardı. Liseden mezun oldum, Fransa’ya döndüm. Bir baktım ki eskiden olan üretkenliğimi bulamıyorum. Hocama yazdım: “Neden böyle? Eskiden sürekli üreten çalışan biriydim şu an bu verimliliği yakalayamıyorum.” Hocam, “Çünkü bir ödevin yok” cevabını verdi. Hayatta bir çerçeveye ihtiyacımız var. Hayat bana, masalla birlikte çok güzel bir çerçeve verdi: “Her ay ne olursa olsun bir gösteri teması hazırlayacağım” diyorum ve kendime soruyorum: “Senin için bu ay tema ne?”
Hasta olduğum bir dönem vardı ve bir türlü çaresini bulamıyordum. Doktorum çare olarak “masallara sor” dedi! Bunun iyi bir tavsiye olduğunu varsaydım. Annem, bana bir kitap hediye etti. Adı, ‘Papağan Masalları’ydı. Eski el yazmadan gelen, 600 yıllık, Binbir Gece Masalları gibi çerçeve bir hikâyedir bu. Çerçeve hikayelerde bir tane hikaye vardır ve onun içinde farklı farklı hikayeler olur. Daha evvel okuduğum fakat bunca zamandır hiç anlatmayı düşünmediğim bir hikayeydi bu.
Annem kitabı hediye ettikten beş gün sonra bir öğrencim yanıma geldi. ‘Papağan Masalları’nı daha önce hiç duymamış ve fikir almak için bana sordu. Bu iki olayın üzerinden üç gün geçtikten sonra bir arkadaşımla konuşurken çocukken masal dinleyip dinlemediğini sordum. Anneannesinin çocukluğunda ona anlattığı, garip bir ismi olan bir masaldan bahsetti Papağan Masalları! Hayat peş peşe karşıma aynı masalı çıkarıyordu. Yani: Masallar ısrar eder… Ben de aldım bu masalı karşıma sordum: “Bana ne anlatmak istiyorsun?”, “Nedir bana söylemek istediğin?” Beni deli zannedebilirsiniz. Deli olduğum da oluyor. Hepimiz bazen deli olabiliriz, orası ayrı. Kesin olan şu: Masallar kesinlikle sorularınıza cevap veriyorlar. Çünkü masal okumak aslında bilinçaltınızla sohbet etmeye başlamak demek. ‘Papağan Masalları’yla çok güzel bir sohbet ettik. Ve sonunda inanmayacaksınız belki de şaşıracaksınız ama sağlık sorunum kendiliğinden çözüldü.
Elimize geçen en eski masal 3500 yaşında ve bu masallar hala anlatılıyor, üzerinden asırlar geçse de ilgimizi çekiyor. Bir yandan birbirimizi sürekli ayırmamıza ve sürekli farklı olduğumuzu söylememize rağmen nasıl oluyor da 3500 sene önce anlatılan bir masal hepimizin ilgisini çekiyor? Bu yüzden masalları insanlığın ortak paydası olarak görmek hiç de abartı değil.
Beş sene boyunca katlanarak giden bu yolculukta şunu gördüm: Masal bahane, bir araya gelmek şahane! Ekransız, metinsiz, plansız bir araya gelmeye ihtiyacımız var. Tüm o yapılan planlar, programlar bizim hayatımızda öyle bir yük ki… Altında eziliyoruz. Nefestir bir araya gelmek, nefestir bir araya gelerek doğaçlama yaşamak...
Judith Lİberman | Masal AnlatıcısıJudith Lİberman'ın 14 Aralık 2017 tarihli ‘Kolektif Diaries’ konuşmalarından derlenmiş, editlenmiş; bazı cümleleri açıklık getirmek adına düzeltilmiştir.