YAĞMURLARLA GELEN MEVSİM
Bizim için kısaca kültür sanat mevsimi ve takvimimiz yine dopdolu.
Şimdiden özledik
Bugüne kadar -yaşımız kaç olursa olsun- hemen hepimiz bir Peter Lindbergh fotoğrafına, belki kimin çektiğini bile bilmeden, vurulmuşuzdur. Lindbergh bu dünyadan ayrılalı kısa bir süre olmasına rağmen, geride bıraktığı öyle büyük ki, hissetmemek elde değil. Daima, kamerasını doğrulttuğu kişinin nasıl fotoğraflanmak istediğini öncelikli olarak göz önünde bulunduran efsane fotoğrafçının anısını yaşatan TASCHEN, Lindbergh’in 40 yılı aşkın sanat kariyerinin unutulmaz izlerini bir araya getiriyor.
Çoğu daha önce basılmamış ve yayınlanmamış 400’den fazla eserinin yer aldığı kitap, yalnızca görselliğiyle değil metinleriyle de fazlasıyla çarpıcı. Kitapta Jean Paul Gaultier, Cindy Crawford ve Anna Wintour gibi isimlerin Lindbergh’e vedaları da yer alıyor. “Peter Lindbergh - A Different Vision on Fashion Photography” adlı kitap, koleksiyon ve arşivinizin en gözde parçalarından biri olmaya aday.
Artık gün sayabiliriz, Joker kapıda
Aylar önce, ilk olarak Joaquin Phoenix’in Joker kılığındaki ilk fotoğraflarını gördük, sonra onu bazı set fotoğrafları izledi. Yazar ve yönetmen Todd Philips kurgu zamanından paylaşımlar yaptı, heyecanlandık. Günler geçti, fragmanlar geldi, başa sararak yeniden izledik. Heath Ledger’ın tadı damağımızda kalan performansından mıdır, Joaquin Phoenix’e hayranlığımızdan mıdır yoksa sinema tarihinin en iyi kötüsüne duyduğumuz özlemden midir bilinmez, heyecanımız hiç dinmedi.
Saygımız büyük Joaquin Phoenix...
Bir süper kahraman hikayesinin ödül sezonunda boy göstermesine pek alışık değiliz ama Joker öyle bir beklenti yarattı ve Venedik Film Festivali’ndeki prömiyerinde öyle bir alkış topladı ki (bunu Altın Aslan’ı alarak da tescilledi) biz artık Phoenix’i Oscar adayları arasında sayıyoruz. Venedik’in ardından Toronto’da da gösterilen Joker, orada da olumlu eleştirilerini katlayarak yoluna devam etti. Joaquin Phoenix’e Zazie Beetz, Robert De Niro ve Frances Conroy’un eşlik ettiği filmi uzun zaman hevesle bekledik ve artık 4 Ekim’de kavuşmamıza sayılı günler kaldı.
Red Bull Music Festival Istanbul şehre yayılıyor
Geçen sene İstanbul’un farklı noktalarından yükselen tınılar hala kulaklarımızdayken Red Bull Music Festival Istanbul’un ikincisi geldi çattı bile. “Müzik İstanbul’u ele geçiriyor” mottosuyla yola çıkan festival, meramını zaten açıkça anlatıyor. Gerçekleştiği kentle bütünleşmek, bu müzik festivalinin DNA’sında var ve farklı konseptler, dikkat çekici performanslar, dünyaca ünlü sanatçılar ile yerli sahnenin yıldız müzisyenleri festivalin rengine renk katacak.
1-15 Ekim tarihleri arasındaki festivalin ilk konsept gecesi, 3 Ekim’de Alpha Beat Night ile gerçekleşecek, sahnede Ganalı müzisyen Ata Kak, Ammar 808 ve Undomondo yer alacak. Toplamda beş konsept gecesinin yaşanacağı iki haftalık maratonda synth müziğinin derinlerine doğru deneysel bir yolculuk da yer alacak, “Kan Kardeşler” Night ile hip hop müziğin Berlin ve İstanbul arasında kurduğu köprü de. Müzik performanslarının yanında sergiler, interaktif gösteriler ve görsel deneyimlerin de yaşanacağı festival, İstanbul’u müziğin akışına kapılmaya davet ediyor.
Salon’dan Ekim güzellemeleri
Konser ihtiyacımızı her ay ve her mevsim giderebilen Salon, Ekim’de de bize bolca alternatif sunuyor. Ekim’in üç gününü şimdiden ajandanıza işaretleyin çünkü dinlemek isteyeceğiniz müzisyenler şehri ziyarete geliyor.
Sanatçı ailenin müzisyen kızı Laura Misch
Türkiye’ye ilk kez Salon’da merhaba diyecek ve aile boyu sanatçı Misch ailesinin temsilcisi Laura Misch, saksafonu ile 3 Ekim’de, İsviçreli akordeon sanatçısı Mario Batkovic enstrümanı ve zihin açısı yorumlarıyla 11 Ekim’de, Şili’den yolları aşıp gelen krautrock performanslarıyla Föllakzoid ise 18 Ekim’de Salon’da sahne alacaklar. Şahsen biz, elinizi çabuk tutup yerlerinizi ayırtmanızı tavsiye eder, şimdiden kulaklarınızın pasının silineceği garantisini verebiliriz.