BİR IKEA DENEYİ: KENDİNİZİ EVİNİZDE HİSSETMEK
IKEA’nın yıl sonu anket yalnızca yaşadığımız bazı sorunları bize hatırlatmıyor, daha yaşanılır bir ev hayatı için fikir de sunuyor.
Gününüz ne kadar zorlu geçerse geçsin, akşam posta kutunuza gelen bir IKEA kataloğu, tüm yorgunluğunuzu üstünüzden atabilir. IKEA’nın daima pozitif bir tablo çizmesi, tasarımlarından ergonomi ve hayal gücünü eksik etmemesi aslında kapsamlı çalışmaların sonucu. IKEA, her yıl sonunda bir araştırma sonucu açıklıyor. 2014 yılından beri yapılan anket, her sene farklı bir başlık yoğunlaşıyor; sabah ritüelleri, yemek alışkanlıkları, evdeki anlaşmazlıklar ve bu yıl daha kişisel alanlara yönelerek yalnızlık, aidiyet ve bunların evdeki yaşam üzerine etkisi.
2018’in anketi, yaklaşık %30’umuzun evimizde bile kendimizi evimizde gibi hissetmediğimizi, yaşam alanımızın dışında bir yerde daha rahat olduğumuzu söylüyor. Evi kişiselleştirme ve özel alanlar yaratma konusuna bu denli odaklanan bir şirketin, anket sonuçlarına tepkisiz kalması beklenemezdi. 2016’da %20’lerde seyreden bu oranın hızlı artışı IKEA’yı interaktif bir çözüm bulma yoluna itmiş.
IKEA, insanın evdeyken ‘kendini evinde hissetmesini’ 5 temel maddeye bağlıyor: Aidiyet, mahremiyet, güvenlik, rahatlık ve sahiplik. Dünya üzerinde 22 farklı ülkeden yaklaşık 20.000 kişinin katıldığı anketin sonuçlarını biraz da irdelersek, katılımcıların %64’ünün merkezi ancak küçük bir evde yaşamayı, merkeze daha uzak ancak geniş bir eve tercih ettiğini söylüyor ve bunun yanında %23’lük kesim, kendilerine vakit ayırabilmek için evden çıkmalarını gerektiğini belirtiyor.
Roma’dan bir katılımcı, mental olarak özel bir alanı evinde yaratamadığı için dışarı çıkıp arabasında bir süre yalnız kaldığını belirtiyor. Onu bir istisna olarak düşünmeyin, ABD’de %45’lik bir kitle aynı durumu belirtiyor, %55 banyoda yalnız kalabildiğini söylerken %72 yatak odası diyor. Hal böyle olunca IKEA evdeki yaşamın değiştiğini, evlerin de bu değişime ayak uydurması gerektiğini savunuyor ve dört duvarın ötesinde ilkesini benimseyerek, Life At Home 2018 adıyla herkese açık bir mikro site açmaları da bu yüzden. Siz de %30’luk dilimde olup olmadığınızdan emin değilseniz, beraber bir deneye girişelim.
Anket, genel anlamda evde özgürce davranıp davranamadığınızı, kendinize zaman ayırıp ayıramadığınızı ya da güvende hissedip hissetmediğinizi derecelendirmenizi isteyen 5 sorudan oluşuyor. Soruları tamamladığınızda yukarıdaki 5 unsuru temel alan bir grafikle karşılaşıyorsunuz. Aşağıda gördüğünüz benim sonuçlarım ve sahiplik değerim düşük çıkınca IKEA bana bir öneriyle geliyor. Önerinin sahibi IKEA’nın ankette danıştığını birçok bilirkişiden biri olan Kilian Kleinschmidt. Kilian, benim sonuçlarıma dayanarak evin içinde ve evin dışında olmak üzere 2 fikir sunuyor: İlki evin içinde kendi özel alanımı yaratmam gerektiği. Tamamen bana ait olan ve başkasının kullanmadığı, hem fiziksel hem de mental olarak sahip olduğum bir alan. Diğeri ise evin dışında ortak bir alanı paylaşmam gerektiği. İş ya da eğlence amaçlı, müşterek bir alan yaratmak, evin içindeki sahiplik duygusunu destekleyebilir.
Elbette Kilian IKEA’nın danıştığı tek isim değil. Her biri kendi alanında uzman birçok bilirkişi, her bir farklı temel unsur için size öneriler sunuyor. IKEA, sonuçların ardından herkese kendi manifestosunu sunuyor, isterseni bilgisayarınıza indirip çalışma masanıza yapıştırabilirsiniz, size kalmış.
Dünyanın en büyük mobilya üreticisi olmasının yanında IKEA bir misyonu daha benimsiyor: Tasarımı, bir pazarlama aracı olarak kullanıyor. Yalnızca mobilya tasarlamaktan bahsetmiyorum, yapılan anket, onun ardındaki estetik düşünce ve size sunulan küçük ama sadece sunulma biçimi için bile kıymetli sayılan öneriler… Tüm bunlar özenle tasarlanılarak karşımıza çıkıyor. IKEA’nın kendi iş modellerini geliştirmek için böyle bir araştırmayı yapmasına gerek olabilir ancak sonuçları bize açıp, herkesin kendine özgü bir manifesto edinmesini sağlayacak bir sistem kurmak, karşı tarafa bir samimiyet hissi geçiriyor. Bu da bizi şirketin eski tasarım sorumlusu Marcus Engman’ın sözlerine getiriyor:
“Pazarlamanın bir alternatifi var, o da tasarım. Eğer tasarım ve iletişimi doğru belirlerseniz, başka bir şeye ihtiyacınız kalmadan en iyi pazarlama modelini oluşturursunuz.”