Emre Karayel: Çemberini kırmakta her zaman fayda var
Daha seyircinin alkışına gelmeden, okulda oturduğun koltukta, nefes aldığın yerde, mutlu olmakla alakalı bir hikâye bu.
Hani bir laf var ya: ‘Su akar yatağını bulur’. Basit, kederci ve klişe durmasına rağmen, ne kadar da doğru, yerinde ve güçlü bir söz...
Hayatta yaptığın ilk işin sebebi genelde çok anlaşılır: Para kazanmaya endeksli olduğu için zaten aynı zamanda mutlu olma gibi bir lüks yok. Sen banka müdür olduğunda annen baban mutlu; sen mutlu musun onu soran yok.
Bir şekilde “dublaj” ile tanıştım. Kazanamadım sınavı. Sonra içinde tiyatronun da olduğu bir eğitim verdiler.
O zamanlar ne Shakespeare’i biliyordum, ne diğer kalsik oyunlar... Sıfır. O eğitimle başlayan “okullu” olma macerası hayata olan bakışımı değiştirdi. Biraz şanslı bir öğrenciydim, bizim okulumuzda orkestra vardı ve çok büyülenmiştim.
Daha seyircinin alkışına gelmeden, oturduğun koltukta, nefes aldığın yerde, mutlu olmakla alakalı bir şey bu. Neşet Ertaş’ın çok güzel bir sözü var: ‘Ne zaman aşk biter, o zaman yorulur insan.’
Aşkla yaptığın zaman, mesleğinin ne olduğu, ne iş yaptığının gerçekten önemi yok.
https://www.youtube.com/watch?v=9cFAUCFu0eY
Döngünü hep değiştirmeye bak
Hayat bu. Bazen öyle bir döngü içine giriyorsun ki durup da kendine bakacak fırsatın olmuyor. ‘Ne yaptım, iyi mi yapıyorum, kötü mü yapıyorum’ hepsini karşı tarafa, izleyiciye bıraktığımı fark ettim. Onlar da beğendikçe, iyi yapıyorum herhalde diye düşünüyor, akışa bırakıyorsun. Bu da yoruyor kafayı. Hatta: Yüzde yüz performansı etkileme sebebi.
Zaman içinde işimden tamamen kopabildiğim, farklı alanlar yarattım kendime. Aynı sistem, aynı düzen, aynı insanlar, bir noktadan sonra kemirmeye başlar adamı. Belli bir formülü yok bunun. Farklı bakmaya, konuşmaya, düşünmeye nereden başlamak istediğinle alakalı bir durum. Baktın zor geliyor, bari arada sürekliği gittiğin muhitleri değiştir.
Hangi mesleği yapıyorsak yapalım, arada dünyaları değiştirmek şart. Tıpkı Elif Şafak’ın ‘TEDTalks’ konuşmasında paylaştığı çember hikâyesi gibi: Eskiden nasıl bir siğili kuruturken etrafına bir çember çizip, yayılmasını engelliyor, siğili kendi kendine kurumaya bırakıyorsak, hayatta kendimize çizdiğimiz çemberlerin de böyle bir etkisi var. Bir süre sonra çemberin duvarları etrafında çarparak hep aynı ortamda dönmeye başlıyor, yavaş yavaş kendimizi kurutmaya bırakıyoruz.
O yüzden:
Her zaman çemberini kırmaya bak. Arada başka bir noktaya, farklı bir aleme geçebilme özgürlüğünü kendine tanı. Çemberin dışında “fayda” var.
*Emre Karayel’in 1 Haziran 2016 tarihli ‘Kolektif Talks’ konuşmalarından derlenmiş, editlenmiş; bazı cümleleri açıklık getirmek adına düzeltilmiştir.