Gonca Vuslateri: Başka bir iş bulayım desen bile kendinden ne kadar uzağa gidebilirsin ki?
İnsanlar senin hakkında ne derse desin, yaptığın şey doğal ve sana ait olduğu sürece senden mutlusu olmaz.
Çocuğu ilkokulda olan aileler iki ayrılır: ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna yönelik ÖSS puanı yüksek mesleği söylettirenler (‘Doktor olacağım, mühendislik okuyacağım de yavrum!’) ve ‘farklı olsun benim kızım’ diye daha sanatsal yanıtlara yönlendirenler... (‘Ben farklıyım’ı yarat ve farklı bir şey yap ki insanlar dursun baksın sana!’)
Benim ailem ikinci gruptan sayılırdı. Annem, “Aslı müzik yapacak, Gonca oyuncu olacak” diyerek büyüttü bizi. Ergenlik döneminde kendimi iyice tiyatroya verdim, sadece oyun izledim. Annemin beni çocuk oyunlarına götürdüğünü hiç hatırlamam, hep yetişkin oyunlarına giderdik. Hikayenin dış kalıbı böyle oluşmaya başladı. Zamanla “Aman bunun okulunu okumayayım” kıvamına geldim. Affallamıştım çünkü. Bilmem gereken her şeyi biliyordum (ya da bildiğimi zannediyordum.)
Sahneye çıkmıyordum, deneyimim yoktu ama, temel bilgileri öğretecekler ve içimdeki o özgünlük kaybolacak diye korkuyordum. Bana ‘şöyle yap, böyle yap’ demelerinden çekiniyordum. Kurtuluşum Müjdat Gezen Sanat Merkezi oldu. Çünkü özgün bir yerdi ve eğitim verirken hekesin özgün kalabilmesine önem veriyorlardı.
Her yerden ve her şeyden ilham almak
Konservatuardaki ikinci senemde, bir anksiyete hali içinde, dersten ağlayarak çıktığımı hatırlıyorum. Müjdat Hoca’nın [Gezen] yanına gidip, ‘Hiçbir şey yapamayacağım, daha çok gerideyiz, ben de çok deliyim, okulu bıraksam adım çıkar mı?’ diye sormuştum. Sonra beni o kadar güzel çalıştırdı ki... Annem beni zorla göndermişti, ama ben okula giderken vaktim varsa, saatlerce bir ağaç karşısında durur, ağacı izler, ‘Ağaç olmak nasıl bir şey?’ diye düşünürdüm. İçgüdüsel bir biçimde hayatta karşıma çıkan karakterlere benzemeye çalışıyordum. Oyunculuk biraz da böyle bir şey. Aslında her yerde ve her şeyden ilham almak demek.
Fikrin ne olursa olsun, etrafını gözlemledikçe kafanda bir şeyler gelişmeye başlar. İnsanlar senin hakkında ne derse desin, yaptığın şey doğal ve sana ait olduğu sürece senden mutlusu olmaz.
https://www.youtube.com/watch?v=9cFAUCFu0eY
Akordiyon gibi bir his bu; gelgiti çok
“Ben bunu yapıyorum, ben buraya çok yakışıyorum, burası çok güvenli ve çok keyifli bir yer” diye bir cümlem var benim. Bunun etrafını istediğim gibi doldurabiliyorum. İlişkilerin, arkadaşlıkların, ailen, kendini konumlandırdığın genel pozisyon ve kendini kaç yaşına kadar hayal edebildiğin gelecek dediğin zamanlar dahil bu çembere.
Bütün bunları gözden geçirdikten sonra ‘Ben başka bir şey yapamam’ hissi oyunculukta çok yaşanır.
Oyunculuk bu: Akordiyon gibi bir his, çok gelgitli. Hem 30 yaşına geldiğinde, ‘Ben yapmayayım bu işi, başka bir iş yapayım’ dediğin zaman kendinden ne kadar uzağa gidebilirsin ki?
*Gonca Vuslateri'nin 1 Haziran 2016 tarihli ‘Kolektif Talks’ konuşmalarından derlenmiş, editlenmiş; bazı cümleleri açıklık getirmek adına düzeltilmiştir.