İnovasyon ve stratejik fikri haklar yönetimi nasıl yapılmalı?
Kolektifli Avukat Önder Özden yazdı: İnovasyon aslında nedir ve avukatınız neden aynı zamanda stratejist mentorunuz olmalı.
Üretim sektörünün dijitalizasyonu olarak bilinen, sanayi devriminin dördüncü evresini ifade eden Sanayi 4.0 devriminin etkilerini her geçen gün gösterdiği günümüzde, “İnovasyon” bu devrimin temel yapısını oluşturuyor.
Bu doğrultuda, bünyesinde inovatif düşünceye yer veren, bu ortamın oluşmasını sağlayan, bu sistemin yerleşebilmesi için gerektiğinde yönetim ve iş modellerini değiştirebilen ticari kurumlar önemli rekabet gücü elde ediyor.
İnovasyon kavramının sözlük karşılığı “yenilik” olsa da bu özelliği içeriğinin sadece bir bölümünü oluşturur. İçinde barındırdığı asıl anlamsa “Yenilikçi fikirlerden katma değer yaratan çıktılara ulaşmak.” Yani, aslında: İnovasyon kavramı iki unsurdan oluşur. Yenilikçi fikirlere sahip olmak ve bu fikirlerden değer yaratan çıktılara ulaşmak.
Bir başka deyişle, bir faaliyetin inovatif sayılması için sadece yenilikçi fikirleri içinde barındırmakla kalmaması aynı zamanda bunu değer yaratan çıktılara da dönüştürmesi gerekli.
Fikri hakkın oluşabilmesi için öncelikle ortada bir fikri ürünün olması gerekli. Fikri ürün de isminden de anlaşılacağı üzere fikirlerin eser gibi, tasarım gibi, marka gibi, buluş gibi ürüne dönüşmüş hali. Yenilikçi fikirlerden değer yaratan fikri ürünlere ulaşılması inovasyon sürecinin bel kemiğini oluşturuyor.
İkinci safhada işin içine fikri ürünlerin ticarileştirilmesi ve bu strateji doğrultusunda belirlenecek fikri haklar politikası (“IPR Policy”) ve uygulama planı (“Implementation Plan”) dâhilinde yönetilmesi süreçleri girer.
Doğru bir inovasyon, içinde üst düzey yöneticilerin, Ar-Ge uzmanlarının, buluşçu/yaratıcı teknik kişilerin/sanatçıların, fikri hak uzmanları ile pazarlama ve finans uzmanlarının yer alacağı ‘biz bilinci’ ile yönetilmesi gereken entegre ve disiplinler arası bir süreçtir. Ancak doğru iş birlikleri ve ticarileştirme stratejileri ile etkin bir inovasyon süreci yaşanabilir.
“Kervan yolda düzülür’ döneminin sonu
İnovasyon kendi içinde bir kültür değişimini de gerekli kılar. Bünyesinde yeni fikirlerin gelişimine odaklı özgürlükçü bir ortam yaratamayan, yenilikçi proje oluşumunda hata yapılmasına ve hatalardan ders alınarak gelişime izin vermeyen, çalışanlarının sorumluluk almasını önleyen, birimler arasında iş birliğini desteklemeyen, stratejik düşünmeyen ve stratejik hareket etmeyen,
Sosyal rollerin önemli olduğu kurumlarda yaratıcı düşüncenin, dolayısıyla inovatif ürün
Ve hizmetlerin yaratılabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple yüzyıllardır kültürümüz içinde yer bulmuş “Bir şekilde hallederiz.”, “Kervan yolda düzülür.” şeklindeki inanç kalıplarının inovasyon kültürü ile uyum gösteremeyeceği net bir şekilde ortada.
Avukatlığın yeni tanımı ve görevleri
Aynı kültür, hukukçuların avukatlık mesleğini icra ediş şekillerini de etkiliyor. Öncelikle, hukukçuların kurumların ticari stratejilerini anlamalarının ve hukuken sağlıklı ve isabetli bir biçimde yorumlayabilmelerinin ötesinde, kurum içinde inovatif faaliyetlerin merkezinde yer alan teknik kişiler/mühendis patent vekilleri, Ar-Ge mühendisleri (yaratıcı gerçek kişiler) ile birlikte eşgüdümlü olarak çalışabilmeleri ve ortak akıl/dil ile hareket edebilmeleri gerekli.
Bu durum hukukçuları, “Fikri Hakların Stratejik Yönetimi” (“Strategical IPR Management”) konusunda uzmanlaşmaya teşvik ediyor, işin sonunda danışılan kişiler olmaktan çıkartarak onlara bir nevi kurumun fikri haklar yönetim çerçevesini (“IPR Management Framework”) belirleyen ve bu doğrultuda, kurumun organizasyonel şemasında yer alan tüm birimler arasında ‘değişim yönetimi’ hizmeti de sunan “stratejist mentorluk” vasfını kazandırıyor. Yani: Doğru bir inovasyon modelini benimsemek için avukatını sadece is sonunda hukuken onay alacağınız kişi olmaktan çıkıp, her aşamaya hâkim bir mentora dönüşmeli.
Fikri haklar hukuku alanında uzmanlaşmış hukukçuların inovasyon kültürü ile uyumu bu noktada daha da önem kazanıyor. İşin başında yapılacak “Faaliyet Serbestisi” (“Freedom to Oparate”) analizlerinde, oluşmakta olan fikri ürüne karşı yapılabilecek tecavüzler ya da ürünün başka ürünlere yapabileceği tecavüzler sonucunda izlenecek hukuki stratejilerin belirlenmesinde hukukçulara daha işin başında görevler düşüyor.
Değişmeyen tek şey var o da…
Geri dönülmez bir şekilde, her geçen gün piyasaya sürülen yenilikçi fikirlere dayalı ürün ya da hizmetlerin müşteri kitlelerinin beklentilerini üst düzeye çıkardığı günümüzde, kaliteli inovatif ürün ya da hizmetlerin yaygınlaştırılmasını zorunlu kılan, inovasyon kültürüne uyum gösterebilen ticari kurumlar ancak yeterli ve gerekli düzeyde rekabet avantajı sağlayabilecekler ve varlıklarını devam ettirebilecek, diğerleriyse çok geride kalarak zamanla rekabet edemez hale gelecekler.
Bu sayede, asırlardır kendi özüne ve yaratıcı gücüne ihanet eden insanoğlu, dünyada değişmeyen tek şeyin değişim ve hatta dönüşüm olduğunun çok daha net bir şekilde farkına varacak.
*Bu yazıdan doğan fikri haklar ulusal ve uluslararası düzeyde Önder Özden ve kurucu ortağı olduğu Özden & Güçlü Hukuk’a ait olup, tayin edilen kullanım amacı dışında izinsiz olarak çoğaltılamaz, değiştirilemez, iletilemez, yayılamaz ve üçüncü kişilere kullandırılamaz.