Küresel ısınmayı önlemek için insanlığın vejeteryan olması gerekebilir
Antarktika ve Kuzey Buz Denizi'nin ardından Grönland'ın da hızla erimeye başlaması, küresel ısınma tehdidinin giderek arttığına işaret eden en son gelişme oldu. Bilim insanları ise küresel ısınmaya çözüm sunması için sera gazlarının büyük kısmını üreten gıda sektöründe yenilikler öngörüyor. Ayrıca, insanlığın diyetini değiştirerek vejeteryan olmaya yönelmesi, sera gazı üretimini ciddi ölçüde azaltabilir.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılan yeni bir araştırma, insan kaynaklı sera gazlarının %23'ünün çiftçilik, madencilik, ağaç kesimi ve hayvancılıktan kaynaklandığını ortaya koydu.
Raporda, gıda sanayisinin ise toplam sera gazı çıkışının %37'sinden sorumlu olduğu belirtildi. Bu kaleme hayvan ve tahıl yetiştirilmesi için gereken alan ile ürün naklinden paketlemeye kadar süreçler dahil.
Mevcut gıda üretim sürecinde temelli değişikliklere giderek sera gazı üretimini belirgin seviyede düşürmek ise mümkün. Yapılması gerekenler listesinin başınsa, ağaç kesiminin durdurulması, ağaçtan arındırılan bölgelerin tekrar yeşile dönmesi var. Bu sayede, karbonu tutan doğal mekanizma tekrar güçlenebilir.
Paris Anlaşması'nın şartları yerine gelecek mi?
Temmuz, insanlık tarihindeki en sıcak ay olarak kayıtlara geçti. Artan sıcaklıkların en belirgin olduğu bölge ise dünyanın en büyük buzul adası Gröland'dı. Sıcaklığın yer yer 22 dereceye çıktığı Grönland'da, Temmuz ayında kaybedilen buz miktarı 180 milyar ton olarak açıklandı.
BM Hükütmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan rapora göre küresel gıda sektörü, küresel ısınmaya yaptığı etki gözden kaçırılan bir faktör. En ironik durum ise gıda sektörünün ağaçsızlanma başta olmak üzere daha fazla üretim yapmak için gelişmesi, insanlığın kendini sağlıklı bir şekilde besleme imkanını azaltıyor. Sebebi, gıda sektörü ile küresel ısınmanın da yayılması.
52 ülkeden 100 bilim insanı tarafından derlenen veriler, küresel sera gazı üretiminin %37'sinin gısa sektöründen kaynaklandığını gösterdi. Tarım, ağaç kesimi ve diğer alan kullanımları, insan kaynaklı sera gazı üretiminin %23'ünü oluşturuyor.
Paris Anlaşması, küresel atmosfer sıcaklığının en fazla 2 derece artabileceğini şart koşuyor. Her ne kadar devletler nakliyat ve enerji sektörlerini yeşil enerjiye doğru yönlendirse de, önemli bir faktör gözden kaçıyor: Alan kullanımı.
Alan kullanımı konusunda yaşanan en büyük sorun, tarım alanları için ağaçların yok edilmesi. Bu sorunun bugün en çok yaşandığı yer ise son bir yılda kaybettiği ağaç oranı %278 artış gösteren Brezilya Amazon'u. Brezilya Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü (INPE) verilerine göre, tarım alanları ve madencilik için yapılan ağaç katliamı, 2019'un başından bu yana 4,699 kilometrekare yağmur ormanının yok olmasıyla sonuçlandı.
Ormanlık alanların yok edilmesi, karbondioksiti tutan ağaçların ortadan kalkması anlamına geliyor. Bilim insanları, ağaçların kesilmediği bir gıda üretim planı hazırlanması halinde küresel gıda güvenliğinin de artacağını belirtti.
"Tarım alanlarının kullanımı değişmeli ve kırmızı et tüketimi azalmalı." [Martin Bisof /Unsplash]
İnsanlığı beslemek çok fazla ısı üretiyor
Paris Anlaşması halen mücadele edilebilecek bir sınır sunsa da, küresel atmosfer sıcaklığı çoktan sanayi öncesindeki dönemin 1 derece üzerine çıkmış durumda. Dahası, 2019 insanlık tarihinin en sıcak üçüncü yılı olmak üzere. 2016'nın zirvede olduğu listede 2015 ikinci, 2017 üçüncü ve 2018 dördüncü sırada. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz yıl küresel okyanus sıcaklığının en yüksek olduğu yıl olarak kayıtlara geçti.
İşin kötü tarafı, kara üzerindeki hava sıcaklığı küresel ortalamanın iki katı artıyor. IPCC verilerine göre şu ana kadar yaşanan artış 1.5 derece.
Tarım alanlarındaki toprak yönetimi, ABD'nin tarımsal sera gazlarının neredeyse yarısından sorumlu. Zenginleştirilmiş gübre ve büyük-küçükbaş hayvanlar ile nitrojen, atmosfere nitröt oksit ve metan saçıyor. Metan, karbondioksite oranla ısıyı %25 daha fazla hapsediyor. İneklerin sindirim süreçlerinin yanı sıra, pirinç üretimi de metan ortaya çıkarıyor.
Dahası, tarla sürmek erozyon riskini artırıyor, besinleri öldürüyor ve topraktaki gazların açığa çıkmasına neden oluyor.
IPCC, tarla yönetiminde ilk adımın toprağın altını üstüne getiren uygulamadan sakınmak olması gerektiğini belirtti. Böylece daha zengin ve karbon yoğunluğu bol toprak ile atmosferden daha çok C02 çekilebilir, toprağın da verimliliği düşmez.
https://twitter.com/NASAEarth/status/1165038267865190401
Gıda güvenliğini tekrar sağlamak şart
İklim değişikliği, gıda üretimini etkileyen doğal afetlerine neden oluyor. Sıcak hava dalgaları, seller, kuraklık gibi etkenler dünya nüfusuna iletilmesi gereken besini tehlikeye atarken gıda fiyatlarının da artmasına neden oluyor. Atmosferde CO2 oranının artması, protein, çinko ve demir yoğunluğunu azaltarak besin değerini düşürüyor.
Rapor, mevcut üretim sistemi ile devam edilmesi halinde tahıl fiyatlarının küresel alanda 2050 itibariyle %23 artacağını öngörüyor. Bu tehlike, günümüzde yetersiz beslenen 821 milyon insanın çok daha artacağına işaret ediyor.
Hepimiz vejeteryan mı olmalıyız?
Dünyadaki karalar insanlığın saldığı sera gazlarının %22'sini tutuyor. 2007-2016 arasında dünya toplam CO2 çıkışının %29'unu emdi. Bu da yılda 11.2 gigaton (1 milyar ton) gaza denk geliyor. Doğal depolama süreci, bitki ve ağaçların karbonu fotosentez ile alıp toprakta saklamaları ile gerçekleşiyor.
Haliyle, orman ve bataklık gibi sera gazlarını tutmakta kritik rol oynayan alanları yok ederek sera gazlarının kontrol çıkmasına neden oluyoruz. IPCC raporu, insan faaliyetlerinin dünyadaki buzdan arınmış toprakların %70'ini etkilediğini belirtiyor.
IPCC, insanlığın geleceğini güvenliğine alacak ana faktör olan doğal örtünün korunması gerektiğini vurguladı. Yanlış kullanım ve dönüşüm ile küresel ısınmaya etki yapan alanların küresel ısınmayı engellemesi için temelli değişiklikler yapılması gerekiyor.
İnsanlık vejeteryan olursa yeşil bir gelecek bizi bekliyor. [Anna Pelzer / Unsplash]
Yine oldukça ironik bir durum, toprak yönetiminin yanı sıra insanlığın diyetini değiştirerek sera gazlarını büyük ölçüde azaltacak olması. Bilim insanlarına göre eğer tüm dünya vejeteryan olursa, 2050 itibariyle atmosfere karışacak 8 milyar ton CO2'in üretilmesi engellenebilir.
Bir vejeteryan akımını oluşup oluşmayacağını bilemeyiz ancak kırmızı etten uzak durarak ve sadece sebze ile meyve tüketerek yeşil bir dünyanın oluşmasına yardım edebiliriz. Çünkü sera gazlarını azaltmanın yanı sıra, vejeteryanlık gıda üretimi için gereken alan gereksinimini de azaltacak.