Mükemmel konuşmanın sırrı
Sevinç Satıroğlu yazdı: Net, anlaşılır ve sade olmakla başlıyor her şey.
Zaman, 2000’lerden sonra sanki daha hızlı işlemeye başladı. Yarış, sadece zamana karşı değil artık. Twitter devrimi sonrası, lafımızı, derdimizi 140 karaktere sığdırmaya çalıştığımızda anladık ki hızın kelime ve fikir girdabında kaybolmamak için daha ‘net, anlaşılır ve sade’ olmamız gerekiyordu. Kimsenin 2 dakikadan fazla YouTube videosu izlemeye vakti, akıllı cep telefonları varken, bilgisayarın açılmasını bile beklemeye zamanı yoktu.
Duvardan duvara kitap dolu kütüphanelerde kalın ciltli kitaplarda ‘fikir aramak’ ve hızlı akan zaman ile fikirler bu kadar hızlı değişirken ‘yeni olmayanın’ tozlu raflarında gezinmek devri bitmişti. Herkesin günde onlarca fikri, olana bitene karşı yorumu ve elbette bu akış içinde bir HİKAYESİ vardı.
İşte tüm bu değişimde ihtiyaç duyulan tek şey unutuluyordu:
Deneyim
Dijital dünyayı peşinden sürükleyen üç şey
Ancak deneyimin de tanımı değişiyordu... Yılları alan usta – çırak ilişkisi yerine, yeni nesil deneyim paylaşma ortamları oluşuyordu. Bu deneyim içinde ‘peşinden gitmek ve yolumuzu bulmak için bir fikir, inanmamız için bir hikaye, bizi etkilemesi için etkili konuşan bir konuşmacı ve zamansız zamanlarımız için kısacık bir süre’ gerekiyordu.
Yeni dijital dünyayı peşinden sürükleyen 3 şey vardı: Technology, Entertainment ve Design.... Ve bu üçünün baş harfinden TED Talks doğdu.
Ancak bu kadar yenileşirken, ya klasik, 9 ay 10 günlük sıradan “insan”? Beyin? Kalp? His? Kimya? Onlar da değişiyor muydu? 141. karakterde sıkılmayı “öğrenirken”, hangi yanım aslında 1981 modeldi?
İnsan bu yeni dünya içinde, kendi içindeki eski korku kalıplarını kırmadan yol alamıyor. Bunların başında da iletişim ve konuşma, gruplara hitap etmek geliyor. Fikriniz, projeniz, hikayeniz, siz... Yeni dünyada var olmanın en bilindik ama en yeni, en sıradan ama en özel özelliği: Etkili konuşmak...
Etkili bir konuşmada nasıl anlattığınız içerisinde bilinçsel özellikler dahil bu yazıya sığmayacak kadar geniş bir yelpaze varken, neyi anlattığınız ya da anlatacağınız da akıllardaki sorulardan...
TED ya da dinlediğiniz diğer etkili konuşmalarda hep bir hikaye kalıyor aklınızda. Çünkü insan beyni hikayeyi hatırlıyor, etkileniyor ve inanıyor.
Sizin hikâyeniz çok mu sıradan sizce?
Bir bilge der ki: Eğer ormanda bir ağaç kesilmişse, burada 3 hikâye vardır. Biri ormanın, biri ağacın, biri de seninki...
Ancak hikâyenizin başkaları tarafından etkili bulunmasının sırrı şu: Hikayenizin dinleyenlerin hayatında neyi etkileyebileceği... İşte bilinçsel, beyinsel yola çıktığımız eğitim aşamalarından sonra en önemli konu bu...
İnternette haber başlıklarına bakarken hangi habere tıklayıp okuyacağınıza neye bakarak karar veriyorsunuz? Haberin manşetine... Öyleyse bu hayattan ve bu yazıdan size bir sır vereyim sevgili okuyucu: Fark yaratmak ve hikayenizin farkına varıp, onu insanlarla paylaşmak için:
HAYATA MANŞETİNİZİ ATIN