"Sosyal medya sanatçının geleneksel mecralarını gözden düşürdü"
Teknoloji ve sosyal medyanın durmak bilmeden gelişip evrilidiği günümüzde sanatçıların DNA'sı da hızla değişiyor. Artık tek bir alanda, tek bir türde giderek derinleşen eserler değil, farklı mecralarda fazlasıyla renklenen birçok çalışma ortaya koyabiliyorlar. Yıllandıkça eserlerinin çeşidini ve sayısını giderek artıran, bir yandan da sosyal medyada cambaz gibi oradan oraya sıçramaya başlayan bir isim de Burak Şentürk. Kendisi Türkiye'nin öne gelen illüstratörlerinden olduğu gibi, kısa süre önce dördüncü yaşını dolduran İstanbul ve Londra merkezli Krüw sanat grubunun ilk üyelerinden biri.
Green Day dünya turnesi ve belgeseli için hazırladığı illüstrasyonların büyük ilgi çekmesinin ardından Behance gibi platformlar olmak üzere internette ünü giderek yayılan Şentürk, geleneksel sanatçı ruhu ile dijital çağın yeniliklerini çok iyi harmanlayan sanatçılardan biri haline geldi.
Şentürk ile Krüw ile başlayan süreçten bu yana yaptığı çalışmalardan sanat hayatını dijital dünyaya nasıl adapte ettiğine kadar birçok konuda konuştuk. Sanattan arta kalan vaktini sosyal medya çalışmalarına aktaran Şentürk, yeni nesil illüstratörler için tavsiyelerde bulunurken fırsatların oldukça bol olduğunu düşünüyor.
Avrupa'da ve dünya'da sanat nasıl evriliyor?
“Form değiştiriyor, çok boyutlu bir hal ve yeniden tanımlanıyor” alıyor diyebiliriz. Örneğin illüstrasyonu ele alalım. Bir brief verilir, bu direktif doğrultusunda içeriği kuvvetlendirmek ve desteklemek amacıyla sipariş üzerine yapılan bir üretimdir. Bu sebeple illüstrasyonun sanat olarak değerlendirilmesi kanımca doğru bir yaklaşım olmaz. Yaratıcı bir çalışma, bir yönlendirme ile ve ihtiyaç üzerine tamamlayıcı bir unsur olarak yapılıyorsa, bana göre bu sanat değildir.
Ancak illüstrasyon ile ilgili olarak son 10-15 senedir işler değişti diyebiliriz. Resimleme yapan kişiler, kendilerinin de söyleyecek sözleri olduğuna karar verdiler. En iyi bildikleri yöntem olan “çizerek anlatma” yöntemiyle ortada bir sipariş ya da bir brief olmadan, sadece kendileri için çizmeye ve bu yolla kendilerini ifade etmeye başladılar. Bu sebeple artık yapılan üretime sanat, üretene de sanatçı diyebiliriz.
Görsel teknolojilerin üretildiği yazılım ve donanımların giderek gelişmesi bir sanatçı için nasıl bir değişim sundu?
Oldukça geniş bir konfor alanı sundu. Özellikle çağın gerekliliklerini yerine getirebilmek için üretim aşamasında hızlı kararlar alıp, aldığınız kararları hızlı ve etkili bir şekilde uygulamak zorundasınız. Bahsi geçen yazılım ve donanımlar bu konuda yaratıcı kesime büyük kolaylıklar sağlıyor. Kimsenin bu durumdan şikayetçi olmadığını düşünüyorum.
Bunun yanında özellikle donanımsal gelişimeler bizim işimizi yapan kişileri mobilize olma yönünde destekliyor ve cesaretlendiriyor. Türkiye’de ve dünyada serbest çalışan çok fazla sanatçı var. İşimiz gereği zamanımızın büyük bir bölümünü masa başında ve çok fazla sosyal faaliyette bulunmadan/bulunamadan geçiriyoruz. Bu açıdan bakacak olursak mobil olmak evden çıkmayı kolaylaştırıyor. Bir kafede, çimlerin üzerinde ya da yaz tatilinde sahilde işlerimizi yürütme imkanımız var artık. Ben iPad Pro’yu çantamdan eksik etmiyorum. Yanında her işini çözebilecek bir donanım-yazılım ikilisinin olması benim gibi takıntılı insanları rahatlatıyordur diye düşünüyorum.
Sosyal medya özellikle yeni neslin sanat algısını nasıl etkiliyor?
Geleneksel mecraların işlevini yitirdiğini ve insanlara önerdiği şeylerin sıradanlaştığını, artık yeterince karşılık bulmadığını düşünüyorum. Şu anda sosyal medya günümüzün en etkili iletişim aracı oldu. Beraberinde getirdiği güzellikler dışında bazı yan etkileri de var. Sosyal medya insanlarda “hızlı içerik tüketimi alışkanlığı” oluşturdu. Bu durum, sanat algısını ve tüketim hızını da etkiledi. Sanatçılar olarak bizler de ürettiklerimizi bu mecralarda daha fazla insana ulaştırmaya çalıştığımız için, üretimde ve paylaşımda yeni yöntemler geliştirmemiz gerekti. Özü kaybetmeden, değişime ayak uydurmak gerekli. Aksi halde görünür olmak mümkün değil. Sürekli verdiğim bir örnek var; dünyanın en iyi aşçısı olabilirsin ancak yaptığın şahane yemekleri servis edecek bir restoran ve iyi bir servis yoksa, mutfağında oturup o süper yemekleri tek başına ve kendi kendine tüketirsin. Daha fazla insana ulaşmak için paylaşmak ve etkileşim almak önemli.
Krüw son yıllarda giderek büyüyor, son zamanlardaki faaliyetlerinizden biraz bahseder misiniz?
KRÜW Mart 2020’de 4’cü yılını bitiriyor. Dört sene önce bu kadar uzun soluklu bir oluşum olacağını söyleselerdi, bu fikre şüphe ile bakardım doğrusu. Bence en önemlisi hala bir arada ve üretebiliyor olmamız. Bu birlikteliğin getirisi olarak da her geçen gün daha fazla insana ulaşabiliyoruz ve edinilebilir sanatla tanıştırıyoruz. 2019 Yılı Krüw temposu için sakin sayılabilecek bir yıl oldu. 2019 yılını 13 Aralık’ta Big Baboli Şarküteri’de gerçekleşecek olan FEARZ sergisiyle noktalayacağız. Daha önceden Big Baboli Print House’u bilenler bilir. KRÜW için çok önemli bir oluşumdur, zira bütün serigrafi baskılar onların yetenekli ve uzman ellerinden çıkıyor. Atölyenin sahipleri Zezeah, Moklich ile Berk Kula tarafından Big Baboli Şarküteri adıyla İstanbullu bağımsız bir sanat dükkanı açtılar. Adresini hemen şuraya bırakayım: bigbabolisarkuteri.com
FEARZ sergimiz orada gerçekleşecek. Açılışa mutlaka bekliyoruz. Ekiple birlikte 2020 için şimdiden planlar yapılmaya başlandı bile. Bazı sürprizler ve yenilikler vadeden bir yıl olacağını düşünüyoruz. Yakın zamanda yeni ve şaşırtıcı projelerle karşınızda olacağız. Bunların içinde İstanbul dışındaki illerde gerçekleşecek etkinlikler de olacak. Etkileşimden bahsedersek, daha önce de söylediğim gibi daha fazla insana ulaşmayı başardık ve bu bizi çok mutlu ediyor.
KRÜW ile ilgili hazır fırsat bulmuşken kısa bir açıklamayı da buraya sığdırmak isterim. KRÜW özelinde birleşilen genel amaç “insanlara sanatı uygun şartlarda sunabilmek ve alışkanlıklar kazanmalarına ön ayak olmak” ve bunu yaparken eğlenebilmek. Yeni bir şeyler deneyebilme özgürlüğü kazanmak. Bu amaç altında her bir sanatçı, günlük rutin işleri ve projeleri arasında elini taşın altına koyarak, maddi-manevi ciddi fedakarlıklarla üretim yaparak bunları KRÜW sergileri aracılığıyla insanlara ulaştırmaya çalışıyorlar. Fikir bulma ve fikri görsele dökme sonrasında, serigrafi baskı tekniği ile her bir rengi tek tek elle basarak ıslak imzalı ve limitli edisyonlar üretiyoruz ve bunları ederlerinin oldukça altında fiyatlarla sergilerimizde insanlarla buluşturuyoruz.
Şimdi tam olarak burada bir ayrımdan bahsetmeliyim. Kolektifimizi oluşturan sanatçılar kendi kariyerlerinde oldukça mesafe katetmiş, bilinirliği yüksek ve kaliteli işler üreten insanlar. Bu kişilerin KRÜW dışında yaptıkları profesyonel çalışmalar var. Bu çalışmalar farklı mecralarda, farklı değerlerde yer alabilir. Bu durumlarda insanların kafasının karışık olduğunu görüyorum. Önemli olan ayrım şu ki bu sanatçıların eserlerine, sadece KRÜW sergileri ve üretimleri özelinde bu fiyatlarla ulaşabilirsiniz. Ekipteki sanatçıların profesyonel hayatlarındaki bireysel üretimleri farklı fiyatlandırmalarla karşınıza çıkabilir. Lütfen KRÜW ve kişisel projeleri birbirinden ayıralım, sergileri kaçırmayalım diyorum.
Green Day ile yaptığınız çalışma ve sonrasındaki süreç nasıl gelişti, sizin için neler değişti?
Bulunduğum noktadan oldukça memnunum. Hala kafamda yapılacak çok şey var ama zaman yetmiyor. Green Day’den önce de önemli projelerde, önemli markalarla çalıştım. Ancak Spotify’ın hazırladığı Green Day Belgeseli için konsept illüstrasyonlarını yaptıktan sonra projedeki çizimleri beğenen grubun da ayrıca benimle çalışmak istemesi ve Warner Music’in benimle temasa geçmesi ile birlikte, ABD turnesinde 3 konserlerinin posterlerini yaptım.
Son gelen mail harikaydı: “Bu projenin bundan daha iyi olacağını düşünemezdik” yazmışlar. Mutluluk ve gurur duydum tabi ki. Bu proje sonrası Türkiye ve yurtdışında bilinirliğim arttı diyebilirim.
Bir illüstratör için bugün iş ve sanat yapma imkanı ne kadar güçlü?
Geçmiş yıllara göre çok daha fazla imkan var. Az önce de konuştuğumuz üzere sosyal medyanın, internetin gücü inanılmaz. Çok fazla çalışıp, yeni bir öneri ile ortaya çıkmak ve görünür olmak önemli.
Kullanmayı bilirsen şartlar uygun bence. Her konuda olduğu gibi burada da ciddi bir rekabet var tabii ki.
İllüstratörler günümüzde PC boyama sanatından dövme ustalığına kadar birçok alanda yeteneklerini sergileyebiliyor. İllüstratörün yetenekleri ve anlamı günümüzde biraz değişti mi?
Bence illüstrasyon genel bir tanım halini aldı. Çizilen her şey böyle adlandırılabiliyor. Bu tanımlamayla, aynı çatı altında toplanıp alt başlıklara bölünebiliyor. Konu oldukça geniş bir alana yayıldığı için imkanlar ve fırsatlar da arttı diyebilirim.
Türkiye'de yetenekli gençlerin karşısına çıkan en büyük imkan video oyun firmaları mı, yoksa başka seçenekler de var mı?
Seçenekler bol. Ancak belli bir konuda uzmanlaşmanın önemine inanan birisiyim. Farklı yönlerde gelişim sağlamaya çalışmak, bazen hedefe ulaşmanın zamanını uzatıyor. Yani bu gerçekten ayrı bir konu başlığı. Burada üstünden kısaca geçip yanlış bilgilendirme ve yönlendirme yapmak istemem. Bu konularla ilgili cevap arayanlar için, özellikle mesleki bilgiler verdiğimiz Bant Mag Youtube kanalında yayınlanan “Çizer Masası” adında bir sohbet programımız var. Yine Türkiye’deki önemli illüstratörlerden birisi olan Ethem Onur Bilgiç ile birlikte hazırlayıp, çekiyoruz. Aslında hazırlık dediğime bakmayın. Zaten günlük yaşantımızda da görüşüyoruz ve iyi arkadaşız. Bir konu belirleyip, bu konu hakkında normalde neler konuşuyorsak kamera önünde de onu konuşuyoruz. Oldukça samimi geçen bir 30-40 dakikada içerisinde elimizden geldiğince bizi izleyenlere de yardımcı olabilecek bilgiler ve fikirler vermeye çalışıyoruz. Ancak kesinlikle bu videolar eğitim videoları değil. Bunu da belirtmeliyim.
Ana görsel: Oğuz Büyükbaş
*Bu makaledeki tüm görsellerin telifi Burak Şentürk'e aittir ve izni ile kullanılmıştır.