SPOTIFY İSTEK PARÇALARIMIZI BİZDEN İYİ Mİ BİLİYOR?
Ben bile kendi müzik zevkimden emin değilken, Spotify karışık kaset hazırlama konusunda nasıl bu kadar başarılı olabiliyor?
Spotify kelimenin tam anlamıyla her hafta müzik zevkimizi yeniden keşfediyor. Sizi bilmem ama bazı sabahlar hep dinlediğim şarkılar bana yetmediğinde imdadıma Spotify’ın Haftalık Keşif listesi başta olmak üzere önerdiği yeni parçalar yetişiyor. Özellikle Haftalık Keşif o kadar özenle hazırlanmış bir liste olarak karşıma çıkıyor ki, belli bir müzik zevkinden tamamen yoksun bana bile tüm listeyi dinletebiliyor. Artık müzik zevkimi soranlara, “Haftalık Keşif listeme bakabilirsin” diyorum.
Peki ama işlenilecek veri sayısı ve milyonlarca kullanıcı göz önüne alınınca, Spotify her hafta her birimize bu listeleri nasıl yetiştirebiliyor? Yetiştirmesinden öte, nasıl hedefi sıklıkla tam ortadan vurabiliyor? Algoritmanın derinliklerine beraber inelim.
Heidi Sandstrom/Unsplash
Hatta kelimesi kelimesine çevirmeye kalkarsak, işbirlikçi filtreleme, bir nevi “Bunları sevdiysen, şunları da seversin, bir dene” demenin başka yolu.
Spotify’ın keşif yolculuğundaki ana dayanağı, uluslararası literatüre collaborative filtering olarak giren bir metot. Söz konusu Spotify olunca, müzik zevkine güvenilen kişiden tavsiye almakla eşdeğer sonuçlar veren bir sistem. Hatta kelimesi kelimesine çevirmeye kalkarsak, işbirlikçi filtreleme, bir nevi “Bunları sevdiysen, şunları da seversin, bir dene” demenin başka yolu.
İşbirlikçi filtrelemenin çalışma prensibi, bir şarkıyı kaç kez dinlediğimiz, şarkıyı ya da içinde bulunduğu listeyi kaydedip kaydetmediğimiz ve dinledikten sonra sanatçının profilini ziyaret etme eğilimimiz gibi kriterlere dayanıyor. Bu verinin takibi şirket için çok karmaşık bir iş değil ancak biraz daha irdelediğimizde başarı şansını nasıl yükselttiklerini görebiliyoruz. Biraz irdelemekten kastım, Spotify’ın kullandığı bir diğer öneri metodu: NLP.
İşte mutluluğun resmi… Kullanıcısıyla konuşmasını bilen bir şirket.
NLP, yani Doğal Dil İşleme yönteminin amacı, bir dilin kimlerce, nasıl ve nerelerde kullanıldığını inceleyerek anlamlı bir veri üretmek. Daha kısa tabiriyle bir makinenin, insanların konuştuğu dili anlaması diyebiliriz. Yapay zeka ile de yakından ilişkisi olan NLP’yi, Spotify’ın olmazsa olmazı yapması oldukça anlaşılabilir. Şirket düzenli olarak internet gündemini tarayarak müziğe dair üretilen yazılı tüm kaynakları; blogları, makaleleri ve sanatçılar ile şarkılar hakkında konuşulan her veriyi topluyor, ortaya ilk olarak bazı terimler çıkıyor. Örneğin İsveç pop müziği, disko çağı ya da enstrümental gibi. Ardından Spotify bu terimleri internete göre ilgili bulduğu sanatçılar ve şarkılarla, sonra da biz kullanıcılarla eşliyor, en nihayetinde ortaya Haftalık Keşif listemizin bir parçası daha çıkıyor.
İş bununla da sınırlı değil. Bir diğer işlevi, yeni sanatçıların ürünlerini de hit parçaların arasına sokmak olan son metot, (biz ona yetenek avcısı metodu diyelim) ne sevdiğimiz müzik türü ne de internette dolaşan kelimelerle ilgileniyor. Spotify, yalnızca sesin kendisini analiz ederek çok daha teknik veriler elde ediyor. Sesi meydana getiren katmanlar ve farklı frekansların incelenmesi sonucu her parçanın zamanlaması, temposu, ses yoğunluğu ve tınısı gibi karakteristik özellikleri ortaya dökülüyor. Böylece ilk iki metodun gerektirdiği, belli oranda bilinirliğe sahip olma avantajından yoksun, yeni ve yerel sanatçılar arasından da kulağımıza hitap edebileceklerle tanışabiliyoruz.
Şimdi perdenin arkasındakileri öğrenmiş olarak Haftalık Keşif listenizi açın ve tüm şarkıları istek parçalarınızdan oluşan size özel bir konserdeymişsiniz gibi müziğin tadını çıkarın.