3-5 Dost ve 1 Sevgili
Yapılan araştırmalar son otuz sene içerisinde Amerika’da insanların sahip olduğu yakın arkadaş sayısının 3’ten 0-1'e düştüğünü gösteriyor. Dünya genelinde yapılan çalışmalar, yaş ilerledikçe arkadaş sayısında dramatik bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor.
Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi kişilerin aşk hayatı ve aile kurma eğilimi. Burada sorun teşkil eden aile kurma eğilimi değil, insanların hayatlarına bir sevgili ya da eş dahil ettikten sonra bu ilişkinin sosyalleşme ve arkadaşlık ilişkilerinin yerini tutuyor olduğu yönündeki inançları.
Bilim, aşk ilişkileri ile arkadaşlık ilişkilerinin, bireyin mutluluğu ve sağlıklı yaşlanması için farklı alanlarda fayda sağladığını ve bu ikisinin her zaman birbirlerinin yerini tutmadığını söylüyor. Hatta Nobel ödüllü psikolog/ekonomist Daniel Kahmeman çalışmalarından bir tanesinde, bireylerin arkadaşları ile geçirdikleri zamanın, eşleri ve çocukları ile geçirdikleri zamana oranla daha fazla eğlence sağladığını belirtiyor. Bu ve benzeri çalışmalardan edindiğim bilgiler doğrultusunda altını çizmek istediğim nokta, hem arkadaşlık hem de romantik ilişkilerinin bireyin kaliteli ve keyifli bir yaşam geçirmesi için elzem olduğu. Nitekim mutluluk üzerine yapılan en uzun süreli ve kapsamlı çalışmalardan bir tanesi olan Harvard Yetişkin Gelişimi İncelemesi (Harvard Study of Adult Development), insanlara hayatlarının sonunda güzel yaşadım dedirten en büyük etkenin, yaşam süreleri boyunca kurmuş oldukları ilişkileri olduğu sonucuna varıyor.
‘’Sevgilim aynı zamanda benim en yakın arkadaşım. Biz her şeyi birlikte yapıyor ve çok eğleniyoruz.’’ diyenleri duyar gibiyim. Sizin için gönülden seviniyor olsam da bir taraftan, ayrılıklar ile boşanmaları bir taraftan da mutlu olmak için ortalama kaç arkadaşa gerek olduğunu düşünmeden edemiyorum. Neyse ki çağımız, arkadaşlık ve insan ilişkileri konusunda işimizi zorlaştırsa da bilgiye ulaşımı kolaylaştırıyor. Bu vesile ile ben de araştırmamın çapını büyüterek İngiliz antropolog Dr. Robin Dunbar’ın verilerine ulaşabiliyorum.
Dunbar’a göre insanlar, beyinlerinin neokorteks bölgesinin boyutu sebebiyle, yaşam süreleri içerisinde, aile, arkadaşlar ve gelişigüzel tanışıklıklar dahil olmak üzere or
talama 148 farklı insanla sosyal ilişki kurabilecek kapasiteye sahip.
Bu verilerin günümüz insanı için geçerli olmadığını ve çok daha fazla sayıda ilişki kurup yürütebilecek kadar evrilmiş olduğumuzu savunan bilim adamları da var. Hepsinin hemfikir olduğu bir konu ise insanın 3-5 arası yakın arkadaşa sahip olmasının, mutluluğu açısından elzem olduğu.
Oysa bilimin deneysel ve soğuk dünyasından uzaklaşıp, günümüz koşullarına baktığımızda, en kötü haliyle bile 150 kişi ile sosyal ilişki kurabilecek kapasiteye sahip insanoğlunun giderek yalnızlaştığını görüyoruz.
Yazının geldiği bu noktada, iki farklı konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum sizden. İlk olarak kendi arkadaşlık ilişkilerinizi gözden geçirmenizi ve bu ilişkilerin sizi tatmin edip etmediklerini inceleyebilirsiniz. Bu başlık altında kendi farkındalığınızı artırmak ve gelişim kaydetmek için; arkadaşlarınızın size ya da birbirlerine benzer olup olmadıklarını, sosyo-kültürel ve ekonomik skalada dağılımlarını, paylaştığınız konuları, ortak olarak yürüttüğünüz aktiviteleri ve karşılıklı beklentileri düşünebilirsiniz. Tüm bunları göz önüne aldığınızda ne gibi kalıplar ortaya çıkıyor?
İkinci konu ise hayatınıza bir gönül ilişkisi, sevgililik durumu girdikten sonra arkadaşlık alanınızda oluşan değişimler. Bir ilişki ile birlikte arkadaş sayınızda azalma oluyor mu? Dostlarınızla eski sıklıkta görüşebiliyor musunuz? Sevgilinizin arkadaşları ile nasıl bir denge kuruyorsunuz? Eğer şu an hayatınızı romantik anlamda paylaştığınız özel birisi yok ise, geçmiş ilişkilerinize geri dönerek bu konuyu inceleyebilirsiniz. Önemli olan kendinizi arkadaşlık ve romantizm alanlarında nasıl bir çizgide taşıdığınızı fark etmek. Ve tabii ki geçmiş hatalarınızdan ders çıkararak, kendiniz için en iyi olan her ne ise onu bularak, uygulamak.
Bu noktada şunu da eklemeden geçmek istemiyorum; herkesin doğrusu ve yanlışı kendisine göre. Belki sizin mutlu olmak için tek bir dosta bile ihtiyacınız yok. Belki arkadaşlıklarınızı, eşiniz ile bir araya gelene kadar mutluluk sağlayan geçici bir evre olarak gördünüz ve bundan sonra tüm vaktinizi aileniz ile birlikte geçirmek istiyorsunuz. Hiçbir konunun her insan için mutlak geçerliliği yok. Bilim, araştırmalar, deneyler... Her şey bir yana, önemli olan sizin nasıl bir hayat istediğiniz, ne şekilde mutlu olduğunuz.
Bu satırları yazıyorum çünkü düşünmenizi ve kendiniz için en doğru olanı seçmenizi istiyorum. Benim gözlemlerim ve mesleki tecrübelerimden çıkardığım sonuç, arkadaşlık ile gönül ilişkilerinin ayrı ayrı sağlıklı ve mutlu birer birey olarak büyümemiz ve yaşlanmamız için gerekli olduğu. Gelin görün ki, bu düşünceyi paylaşmalarına rağmen birçok insanın bu ikisini bir arada yürütmekte zorluk çektiklerini görüyorum. İşte bu siz olmayın istiyorum.
Sevgili yaptıktan sonra yeryüzünden kaybolup, altı ay sonra ilişkiniz bittiğinde kalp kırıklığınızın üzerine bir de yalnızlık eklenmesin istiyorum. Aile kurup, çoluk çocuğa karışıp, dostları ile senede bir buluşan, gülmeyi, eğlenmeyi unutmuş babalar, anneler olmayın istiyorum. Sevgilisi ile arkadaşlarının arasında kalmış, sürekli ortayı bulmayı çalışan, bir tarafı diğerine savunan cambazı oynamayın istiyorum.
Bunlar hayattan ne istediğini bilmeyen, kendini tanımayan ve durumları şekillendirip kontrolde olmak yerine; olayların onu kontrol etmesine izin veren ve şartların çektikleri yere sürüklenen insan davranışları. Siz bu kalıpların üstünde yaşayın istiyorum.
Zaten farkındasınızdır ama yine de belirtmek istiyorum. Dostluklarınızın kıymetini bilin, bu kıymeti de hayatınıza aldığınız insanla paylaşın. Ona anlatın. Arkadaşlarınızın sizi neden daha iyi bir insan yaptığını görmesini sağlayın. Sizi arkadaşlarınızla paylaşmak istemeyen, yalnızlaştıran sevgililerden; sevgilinizle paylaşmak istemeyen, yalnızlaştıran arkadaşlardan uzak durun.
İnsanın kendini olduğu gibi anlatabileceği, yanında canının istediği gibi davranabileceği dostları olması kadar büyük bir zenginlik yok bu dünyada. Ne yaşarsanız yaşayın, en azından sizi siz olarak kabul eden o 3-5 insanı yanınızda tutmanın bir yolunu bulun istiyorum.
Hepinize gelişim ve sorgulama dolu bir hafta diliyorum.