Semi Mahdum - Not Cream
Komag - ‘Yeni Dünyaya Hazırlık’ Röportaj serisi / NO:1
Röportaj: Semi Mahdum / İç Mimar
Semi Mahdum Hakkında..
“Semi, yardıma ihtiyacı olan insanlara sadece para ile değil emek ile de destek olunabileceği fikrini aşılama düşüncesi ile yola çıkmış olan, kendi mesleğini seven bir iç mimar.Daha önce yapmış olduğu bazı tasarımların gelirlerinin bir kısmını doğa ve hayvanlar yararına bazı kuruluşlara teslim edilmesi için çalışmalarda bulunmuş. Çocuklar yararına tasarlamış olduğu ‘Not Cream’ isimli aydınlatma tasarımının ise tüm gelirini TOÇEV’e (Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı) bağışlamış durumda. Bu aydınlatmalardan alındığı takdirde, tüm gelir çocuklara aktarılıyor..”
Semi, seni tasarımın olan ‘Not Cream’ ile tanıdık. Bu tasarımı hayatının hangi evresinde tam olarak ne yaşarken tasarladın? Neden adı ‘Not Cream’?
Aslında ‘Not Cream’ tüm hayatım boyunca edinmiş olduğum tecrübeler sonucu ortaya çıktı diyebilirim. Çok kardeşli bir aile de doğmuş olmanın getirdiği farkındalık ve kalabalık içinde yalnızlık hissi yaşamış olmak bana ‘Eğer ben bunları yaşıyorsam maddi ve manevi ihtiyaçları hiç bir türlü karşılanamayan ve gerçekten hayata gelmeyi kendileri tercih etmemiş olan melek kadar masum çocuklar ne yaşıyor?’ sorusunu sordurttu. İşin ilginç yanı bunu bugün değil çocuk yaşta düşünmüş olmam. Kalabalık bir aile de dünyaya geldiğinizde savaşmayı ve hayatta kalmayı henüz çocuk yaşta öğrenmeye başlarsınız ve tüm aile bireylerinin aynı hissiyat içinde yaşama tutunma mücadelesine şahit olursunuz. İşte bu durum sizi çocuk olmaktan çıkarır ve bir anda yetişkin olmanızı gerektirir. Bu yüzden ben daha çocukken çocuklara yardım etme düşüncesi beynime yerleşti ve hiçbir zaman çıkmadı aklımdan…
Şöyle düşünün bugün siz çocuğunuzla ilgili hayal kurarken parkta oynamayı düşünmezsiniz bile çünkü oyun parkları o kadar basittir o kadar ulaşılabilir ki onun yerine nasıl eğitim alacağını, hangi enstrümanı çalacağını veya kendinizle ilgili başka manevi hayaller kurarsınız. İşte o hayalinizde canlanmayan oyun parkları Türkiye’den örnek vermek gerekirse doğu bölgesinde yaşayan çocukların en büyük hayali mesela…Okumak için iklim şartları gözetmeksizin 20km yürümek zorunda bırakılsaydınız? Şekerlemeler, çikolatalar, dondurmalar… Hangi çocuk sevmez ki? Peki her çocuk ulaşabiliyor mu bunlara?
Tüm bu imkanlardan eksik yaşadığınızı düşünün bugünkü siz olabilir miydiniz?
‘Not Cream’ altın bir dondurmanın yere düştüğü anı anlatıyor bize. Bu tasarımda dondurmayı seçmemin sebebi, dondurma bugün en kolay ulaşılabilen ve aynı zamanda imkanı olmayan çocuk için imkansız bir hayal niteliği taşıyor… Dondurma çok lezzetlidir ama çok çabuk erir dolayısıyla çok fazla ziyan olur. Tüm bu eşitsiz hayata tepki olarak doğdu ‘Not Cream’ ve umarım bu farkındalığı bir nebze olsun insanlara anlatabilmeyi başarır...
Peki TOÇEV hangi noktada devreye girdi ve tam olarak nasıl bir işbirliği içindesiniz şu an?
Ben ‘Not Cream’i tasarlarken gerçekten her çocuğa dokunan bir kuruma gitmesi gerektiğini düşündüm ve yaptığım araştırmalar ve birebir görüşmelerim sonucu TOÇEV’e canı gönülden destek olma kararı verdim. TOÇEV ile bu konu üzerine yapmış olduğumuz ilk toplantı da daha önce böyle bir şey ile karşılaşmadıklarını söylediler ve gerçekten çok mutlu oldular. İnsanlara sadece para ile değil emek ile de destek olunabileceği fikrini aşılama düşüncesi benim çok hoşuma gidiyor. Umarım buna ön ayak olabilirim…
Peki ‘Not Cream’i satın almak isteyenler doğrudan TOÇEV’le mi bağlantıya geçiyor şu an?
‘Not Cream’ TOÇEV’in websitesi üzerinden satışa çıktı ve satılacak her bir üründen gelen tüm gelir TOÇEV’e kalacak ve belki de binlerce çocuğun hayatına ışık olacak. TOÇEV yıllardır çocuklar için elini taşına altına koyan sayılı kurumlardan biri ve biz kendileriyle sırt sırta verdik ve çocuklar için kendi üzerime düşen her şeyi yapmaya her zaman hazır olacağım. İlerleyen dönemlerde çocukların yararına başka projelerimizin de olacağından emin olabilirsiniz…
‘Not Cream’den önce tasarlamış olduğun, hayvanların içinde bulunduğumuz dünyada özgür olması gerektiği fikrinden yola çıkarak yarattığın aydınlatma serin var bir de.. Bu tasarım serisi de farkındalığı hem doğaya hem de hayvanlara çekiyor. Aynı şekilde bu aydınlatmaların da satışından elde edilen paranın bir miktarı da yardım kuruluşlarına veriliyor sanırım…
Evet, daha önce tasarlamış olduğum aydınlatma serisi canlı özgürlüğü üzerine vurgu yapıyor ancak bu sadece hayvanlar için geçerli olan bir durum değil aslında… Bugün tüm canlıların insanlar da buna dahil özgür olduğunu söyleyemeyiz… Dünya bizim için var olmuş gibi yüksek bir ego ile haritalandırdığımız, parsel parsel bölüştüğümüz bir yer olmuş durumda… Biz insanoğlu kendi varlığından başka bir varlığa saygı duymadığı için her geçen gün soyu tükenen canlı türleri çoğalıyor ve geri dönülmez zararlar vermeye devam ediyoruz. Bu konuya dikkat çekmek için tasarlamış olduğum aydınlatmaların gelirinin bir kısmını ben şahsi olarak yardım kuruluşlarına bağışlıyorum. Dünya da bir fark yaratmasa da küçücük bir canlının bile hayatını kurtarmış olabileceğimi bilmek beni bir nebze rahatlatıyor. Aydınlatmalarım için esinlendiğim canlıların her biri kendi içinde ya özgür olmayı en naif biçimde anlatan ya da özgürlüğü elinden alınamayacak kadar güçlü canlılar.
Aslında bir anlamda kendi mesleğini yaparken eşzamanlı olarak hem doğa hem hayvanlar hem de çocuklar için ‘daha başka ne yapabilirim’in peşine düşüyorsun.. Bu davranışın bile pek çok kişiyi ‘ben neden böyle şeyler yapmıyorum’ dedirtip, harekete geçirecek başlıbaşına bir ilham öyküsü.. Peki bu konuda, ilham olmak konusunda ne düşünüyorsun? Yakında başka bir farkındalık projen var mı?
Ben içmimarlığı yaparken hiçbir zaman paranın peşinden gitmedim çünkü günümüz dünyasında para insanların hayatında öyle bir noktaya yerleşmiş durumda ki çevresinde olup bitenleri göremeyecek kadar hırsa sebep olmuş ve bu beni gerçekten çok mutsuz eden bir şey. Ben her zaman karakterime uygun insanlarla çalışmaya özen gösterdim çünkü mutlu olmadığım bir işi yapmayı hayal dahi edemiyorum… Bu yüzden çalıştığım insanlarla öncelikle dostluk ilişkilerimin geliştiğini söyleyebilirim. Kendi mesleğimle ilgili de meslektaşlarımın mesleki farkındalığa ulaşması gerektiğine inandığım için bu bağlamda da çalışmalarım var.
Her insan öncelikle yaptığı işi severek yapmalı, çevresindeki insanlara ışık olmalı, zor durumda olan insanlara yardım etmeli… Herkes bunu başarabilirse dünya gerçekten çok güzel bir yer olabilir. Bugüne kadar yaptığım tüm çalışmaları geliştirerek yapmaya devam edeceğimden emin olabilirsiniz. Hisleriyle yaşayan biri olduğum için yarın hangi konudan etkileneceğimi bilemem ancak bu düşüncelerimin yerini ümitsizliğe bırakmasına da müsaade etmeyeceğim…