Startuplar için Verimliliği Artıracak 3 Proje Yönetim Tekniği
Rekabet, yenilik, dinamizm… Bu 3 kavram startup ekosisteminin olmazsa olmazları. Bir startup’ın ekosistemde ayakta kalabilmesi için işlerini aksatmaması, belli bir stratejiye göre ilerlemesi ve proje yönetimine hakim olması oldukça önemli. Bu yazımızda startupların verimliliğini artırabilecek 3 proje yönetim tekniğinden bahsedeceğiz.
1) Waterfall (Şelale)
Proje yönetim tekniklerinin en temel çeşitlerinden olan waterfall, sıralı ve doğrusal bir süreci takip eder. Yazılım sürecinin doğrusal olması sonraki adıma geçebilmek için bir öncekinde yer alan aktivitelerin tamamlanmasını gerektirir. Bu teknik, ilk olarak imalat sektöründe ve sonrasında yoğun imalat talebi içeren projeleri basitleştirmede kullanıldı.
Waterfall tekniği kullanılmadan önce, projenin tüm aşamaları öncelik sırasında göre detaylıca belirlenmelidir. Bu teknik kullanılırken, bir önceki göreve dönme imkanı verilmiyor ve tüm görevler birbiri ile bağlantılı ilerliyor. Her görev için başlangıç ve bitiş tarihlerini gösteren bir çubuk grafik türü olan Gantt grafiği kullanılarak planlama yapılır.
Waterfall metodunu ilk adım veri toplamaktır. Tamamlanması gereken proje için birçok kaynaktan bilgi toplanması, proje hakkında daha derin bilgi seviyesine erişilmesini sağlar. İkinci adım, toplanan verilerin analiz edilmesidir. Bu aşamada, toplanan verilerin uygulanabilecekleri alanları ve amaçları belirlemede kullanılması söz konusudur. Üçüncü adım, tasarım sürecinin başlatılmasıdır ve bu sürece projenin test edilmesi dahildir. Son adım ise tüm aşamaların uygulanabilirliği için işlemleri başlatma evresidir.
2) Agile (Çeviklik)
Son zamanların popüler proje yönetim tekniklerinden biri olan agile, temel olarak waterfall metoduna benzer olsa da, esnek ve işbirliğine daha açık bir yapıya sahip. Yazılım sektöründe sıklıkla tercih edilen bu proje yönetim tekniğinde sürece yazılım dahil olduğu için görevler çok daha hızlı halledilir. Waterfall metodundaki gibi proje öncesindeki dokümantasyon ve raporlama çalışmalarına gerek yoktur, süreç otonomlaşmış yapıdadır. Ayrıca, bu teknikte herhangi bir adımda hata yapıldığında sistemin işbirliği ve dinamik yapısı sayesinde bir önceki adımın düzenlenmesine imkan tanınır.
Waterfall tekniğindeki adımların dairesel ve döngüsel işlenmiş hali olan bu yöntem, bireylerin takım halinde çalışarak problemleri hızlı bir şekilde düzenlemelerini sağlar. Bu yöntemde, her adımda yapılan testler ve değişiklerin yanı sıra müşterilerin geri dönüşleri ile süreçte aktif söz sahibi olup projede değişiklik yapmalarına imkan tanınır. Startupların dinamik ve esnek yapısına en uyumlu proje yöntemlerinden biri olan agile, çalışmalarınızı yönetirken hızlı ve pratik olmanıza destek olacaktır.
3) Lean (Yalın)
İlk olarak imalat sektöründe kullanılmaya başlanan lean metodu, Toyota Üretim Sistemleri tarafından geliştirilmiştir. Etkisi oldukça güçlü olan bu yönetim tekniği, bu alandaki yazarlardan Eric Ries’ın “Yalın Girişim’’ ( The Lean Startup) kitabına ve Tom and Mary Poppendieck’ın “yalın yazılım” kavramını geliştirmesine ilham olmuştur. Bu proje yönteminin temel hedefi, projenin sunduğu değeri arttırırken, kaynak kullanımını minimuma indirgeyerek ortaya çıkan atığı (israfı) azaltmak, yani olabildiğince sade çalışmaktır.
Lean metodunda israf olarak tanımlanan terim müşteri için bir kazanç oluşturmayan; ancak şirket için gider konumunda olan şeyler bütünüdür. Daha az kullanarak daha fazla üretmeye odaklı, Japon felsefesinden esinlenen lean metodunun 3 ana israf kaynağı aşağıdaki gibidir.
Muda: Projeye herhangi bir katkısı olmayan kaynak ya da materyal atığıdır. Örneğin; hata, revize, gereksiz bekleme süresi, fazla üretim, gereğinden fazla yapılan işlemler, stok fazlası, gereksiz hareket ve ulaşım.
Mura: Süreçten kaynaklanan üretimsel israf şeklidir. Dengesiz ve dalgalanan bir üretim grafiği iş akışında beklemeler ve aksamalara yol açmaktadır. Bu da israfların en büyüğü olan zamanın harcanması demektir. Mura atığından kurtulup iş akışını yeniden planlamak şirketlere oldukça katkı sağlayacaktır.
Muri: İnsanlara ya da makinelere kapasiteleri aşan iş ile yüklenmesinden kaynaklanan israf türüdür. Bu israf, işlerin ertelenmesi ve verimin düşmesine neden olur.
Lean metodu, bu atıklardan kurtularak hem müşteri hem de üretici şirket için değeri ve verimi artırmayı ve sürecin sürdürülebilir akışını korumayı hedeflemektedir.
Kolektif House olarak girişimcilerin ve girişimci adaylarının her türlü ihtiyaçlarına yönelik prestijli ofis desteğini sağlıyoruz. Ayrıca, çok sayıda marka ile yaptığımız işbirliklerini içeren KoPerks sistemimizle, Kolektif dünyasına özel indirim ve ayrıcalıkları üyelerimize sunuyoruz. Daha detaylı bilgi almak ve yeni paketlerimizi incelemek için web sitemizi inceleyebilir, bizi lokasyonlarımızda ziyaret edebilirsiniz.