Pandemi sonrasında geleceğin seyahat trendleri neler olacak?
Salgın bir yılı aşkın süredir seyahatleri etkiledi. Yaz ayları yaklaşıp, içimizde bir hevesle sıcacık tatil kıpırtıları oluşurken, aşılama çalışmalarına rağmen yeni varyantların ortaya çıkışıyla birlikte dünya genelinde seyahat koridoru listeleri devamlı değişiyor. Turizm sektöründe en üst seviyede sağlık ve güvenlik önlemlerini alma ihtiyacı her zamankinden daha önemli hale gelirken, sektör aynı zamanda günümüzün gerçeği olan “esnek” politikalar benimsiyor.
Tüm bu gelişmelerin yanında turizmin sürdürülebilir bir şekilde yeniden başlatılması için artan bir talep de mevcut. Esasında bu yeni bir beklenti değil. Küresel turizmin büyümesinin getirdiği aşırı kalabalık şehirler, çevresel bozulma, hava yolculuğundan kaynaklanan yüksek karbon emisyon salınımı gibi sorunlar son yıllarda çokça konuşulmaya başlamıştı. COVID-19 salgını ile beraber bu konular artık daha keskin bir odak noktası haline geldi. Peki seyahatin geleceği ne olacak?
Sürdürülebilir seçenekler
Günümüzde çevresel duyarlılık ve çevre bilinci artarken, bireyler de daha sürdürülebilir şekilde seyahat etmek istiyor. Ancak bunun henüz tam anlamıyla benimsenmiş olduğunu söylemek için henüz erken. Her ne kadar salgın bu konuda daha büyük bir farkındalık yaratmış olsa da sürdürülebilir turizmin uluslararası alanda norm haline gelmesi için daha atılacak çok adım, gidilecek çok yol var. Daha sürdürülebilir bir turizme yönelik değişimin gelecekte başarılı olabilmesi için öncelikle turizm sektörünün bu konuyu sahiplenmesi ve buna öncülük etmesi gerekiyor. Uzmanlar dönüşüm için rotayı belirlemenin tam zamanı olduğunu vurgularken, pandemi ile birlikte yakalanan bu fırsatın uzun vadede seyahatleri daha sürdürülebilir kılmak için kaçırılmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Düşük karbon ayak izi
Esasında geçtiğimiz yaz sürdürülebilir turizmin neye benzeyebileceğini kısmen gözlemledik. Dünyanın dört bir tarafında hava yolculuğu ve yolculuk sayıları önemli ölçüde gerilerken, pek çok gezgin gerek kısıtlamalar gerekse tedbir amaçlı yurtiçi seyahatlere yöneldi. 2020'de karavanlara ve bisikletlere olan ilgi yüksek seviyede seyrederken, konaklama için ise güvenlik ve hijyenik nedenlerden ötürü kamp yerlerine ve tatil evlerine talep geçen yıllara kıyasla ciddi ölçüde arttı. Böylece bireyler hem karbon ayak izlerini hem de su ve atık tüketimlerini isteyerek veya istemeyerek azalttılar. Uzmanlar devam eden seyahat kısıtlamaları ve yurtdışı seyahatle ilgili belirsizlikler nedeniyle bu yıl da yaz tatili sezonunun muhtemelen benzer şekilde geçebileceğini belirtiyor. Bu eğilimin salgın sonrasında tam anlamıyla kalıcı olmayacağını belirten uzmanlar, ancak geçmişe kıyasla gelecekte kamp yerlerine ve karavan tatillerine olan ilginin artabileceğine, bunun da karbon ayak izini düşürmeden etkili olabileceğine işaret ediyor.
Temassız teknoloji
Pandemi ile beraber değişen ve yerleşmesi beklenen alışkanlıklardan biri de temassız teknoloji kullanımı. Geçmişte daha seyrek kullanılan bu teknoloji sadece ofise giriş çıkışlar ya da ödemeler noktasında değil seyahatlerde de temastan kaçınmak için sıkça kullanılmaya başladı. Uzmanlar mobil check in gibi alışkanlıkların yakın zamanda ortadan kalkmasını beklemezken, hatta çok daha yaygın hale gelmesini bekliyor. Uzmanlar ayrıca açık büfe seçenekleri gelecekte devam etse de artan bilinçle birlikte yiyecek israfının azalabileceğini kaydediyor.
Esneklik ve çeşitlilik
“Esneklik” salgın sonrasında şüphesiz en çok duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. “Esnek çalışma”, “esnek çalışma alanları” iş hayatında ciddi bir dönüşüme işaret ederken, uzmanlar seyahat politikalarının da daha esnek hale geldiğini ve bunun salgından sonra da devam edebileceğini söylüyor. Bir diğer popüler kelime ise “çeşitlilik”. Küresel sağlık krizi ile birlikte oteller dışında Airbnb ve benzeri siteler üzerinden bağımsız konaklamalara ilgi artarken, bu deneyimin önümüzdeki yıllarda da artarak sürmesi bekleniyor. Uzmanlar özellikle otel ya da dinlenme tesislerinin olmadığı şehrin dışındaki merkezlerde talebin daha da artabileceğini savunuyor.
Hafta sonu kaçamakları
Son olarak salgın sürecinde pek çok kişi uzaktan çalışmaya geçerken, bozulan iş-yaşam dengesi nedeniyle çalışanların hafta sonu kafa dinleme ihtiyaçları arttı. Kısıtlamaların olmadığı ya da esnetildiği dönemlerde yaşadıkları yere yakın bölgelere birkaç günlüğüne de olsa seyahatler gerçekleştiren çalışanların bu alışkanlıklarının pandemi sonrasında da devam etmesi bekleniyor. Uzmanlar bu noktada ise lüks bir kaçamak yerine doğa ile iç içe rahatlatıcı gezi planlarının daha öne çıkacağını, “rahatlamanın” gerçek lüks haline geleceğini söylüyor.